Ana içeriğe atla

Çiçekdağı (Mecidiye) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Milli Mücadele döneminde Çiçekdağı gerek Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile ileri gelenleriyle gerek Ali Galip Bey gibi cephede gerekse de Çapanoğlu isyanı sırasında isyanın ilçelerine sıçramasını önleyip (Kırşehir’in ardından Konya’daki diğer hilafet yanlısı isyancılarla buluşma noktasında önemli) Ankara ile devamlı bilgi alışverişinde olmaları ardından da isyanı bastıran Çerkez Ethem’e rehberlik etmeleri ile kayda değer katkılarıyla adlarından söz edilmeyi başarmış değerli insanları içinden çıkarmış bir ilçedir.

Çiçekdağı ilçesinde o dönem aynı düşünceye hizmet amacıyla kurulmuş olan; Çiçekdağı (Mecidiye) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de başta cemiyet başkanı Dağıstan Bey olmak üzere, cemiyet kâtibi Hacı İbrahim Efendi, müftü Hayrullah Efendi, Belediye Başkanı Necip (İnce) Bey ile cemiyetin gençlik kollarını oluşturan Osman Şevki (Çiçekdağ), Reşat Akyön ve Ali Galip (Gençoğlu) Bey’in kurdukları Çiçekdağ Tenvir-i Efkâr Yurdu ve Çiçekdağ Türk Ocağı Şubesi müşterek çektikleri bir telgrafla İzmir’in işgalini protesto etmişlerdir. (Başbakanlık Osmanlı Arşivi)

Milli Mücadele döneminde Çiçekdağı’nın yetiştirdiği önemli isimlerden biri önce burada arkadaşlarıyla birlikte kurdukları Çiçekdağ Tenvir-i Efkâr Yurdu ile halkın eğitimi ile uğraşırken vatan savunmasına cepheye katılan Ali Galip (Gençoğlu) Bey’dir. 1894 yılında Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesinde dünyaya gelmiş, Kurtuluş Savaşı Batı cephesinde ki hizmetlerinden dolayı İstiklal Madalyası verilen Mülazım-i Sânî (Asteğmen) Ali Galip Bey, 1972 yılında Yerköy’de vefat etmiştir. Çiçekdağı ve Yerköy ilçelerinde öğretmenlik yaparken, Millî Mücadele’nin başlaması üzerine yedek subay olarak cepheye gitmiş ve Kocatepe, Tınaztepe, Elvantepe savaşlarına katılmıştır.

Kurtuluş Savaşı Anılarında; “Yıl 1919 Mayıs ayı içindeyiz. Askerlikten yeni dönmüş merhum Adalet Vekili Osman Şevki (Çiçekdağ) ve sınıf arkadaşı Reşat (Akyön) ve ben, üç arkadaş Çiçekdağı kasabasında münzevi bir köşede her gün toplanır, günlük siyasi olayları ajanslardan, gazetelerden takip ederdik.”



“15 Kasım 1921 tarihinde Çiçekdağı’ ndan hareketle 45 günlük bir yolculuktan sonra 1. Orduya bağlı 14. Tümen 25. Alay 3. Tabur 12. Bölüğünde vazife almak suretiyle ordu hizmetine girmiş bulundum.” diye anlatıyor Batı Cephesinde Milli Mücadele'ye katılmasını.

Tabur Komutanı Yüzbaşı Süreyya Bey, 27 Ocak 1922’de bir makinalı tüfek bölüğü kurmasını emretmiştir.

“Düşman Tınaztepe’yi terk ederken Sinan Paşa Ovasına dağılmış, büyük bir süratle kaçıyordu. Ben tüfeklerimi açıkta mevzilendirdim ve ateşe başladım. O kadar hızlı kaçıyorlardı ki, attığım kurşunların arkalarından yetişmediğini fark ediyordum. Mecburen ateşimi kestim, seyre başladım. Dünyada birçok şeylerin zevkle, neşe ve heyecanla seyredildiğini biliyorum; ama böyle bir düşman kaçışını görmek ve seyretmek insana başka bir zevk veriyordu.” (Ali Galip Gençoğlu Kurtuluş Savaşı Günlüğü, Erhan Palabıyık)

Çanakkale Cesarettepe savunmasına adını veren hemşerisi Çiçekdağı Safalı köyünden gazi Mehmet Çavuş’tan 7 yıl sonra yine bir Ege kıyısında 9 Eylül 1922’ de İzmir’de zafer günü duygularını şu şekilde anlatıyor. 

“Beklediğimiz emir gelmişti. On beş gün ve gece fasılasız yürüyüş yapmış ve uykuya hasret kalmıştık. İzmir’in zapt edilmesi ve düşmanın denize dökülmesi sevinci bize bütün acı, ıstırap ve yol yorgunluğunu unutturmuştu. Sivri bir kayanın tepesinde beş on dakika uyuklamamız bir nimet haline gelmişti.” (Ali Galip Gençoğlu Kurtuluş Savaşı Günlüğü, Erhan Palabıyık)

O dönem çok küçük bir ilçe olan Çiçekdağı’nda Milli Mücadele' ye destek olanlardan bir diğeri de din adamı olarak halkta ki etkisinden dolayı müftü Hayrullah (Alp) Efendi’dir. 1881 yılında Çiçekdağı’nın Hacıhasanlı Köyü’nde doğan Hayrullah Efendi, Kayserili Hamurcu Hoca yanında ve Kayseri medreselerinde eğitimini tamamladıktan sonra Çiçekdağı müftüsü oldu. Adliye hizmetinde de bulunan Hayrullah Efendi, kırk sekiz yıllık hizmetten sonra emekliye ayrıldıktan sonra 28 Haziran 1962’de 83 yaşında hayatını kaybetmiştir.



Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu makalesinde; “Ön saflarda ki din adamlarından biri de Çiçekdağı (Mecidiye) Müftüsü Hayrullah (Alp) Efendi’dir. Hayrullah Efendi, Yozgat Çapanoğlu isyanı sırasında beldenin güvenliğini sağlamak yolunda önemli hizmetlerde bulunmuştur. İsyan sırasında TBMM gönderdiği bir telgrafta Hayrullah Efendi’ den asker toplamasını istemiş ve beldenin güvenliğini şahsına emanet etmiştir. Aynı zamanda Çiçekdağı Kaymakamlığı’na da vekâlet etmiştir. Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Müftü Mehmet Rıfat (Börekçi) Efendi ile beraber hareket etmiştir. Yine Çiçekdağı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurucuları arasında da Müftü Hayrullah (Alp) Efendi vardır.” diye bahsetmektedir.

Daha önceden, Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat (Börekçi) Efendi’nin Millî Mücadele’nin meşru olduğuna dair yazdığı fetvaya destek veren ve Anadolu ulemasının hazırladığı fetvanın altında imzası bulunan Hayrullah Efendi’ye Mustafa Kemal Paşa; “Türkiye’deki altmış müftünün içinde en güzidelerinden birisiniz. Başarı ve gayretlerinizi takdir ediyoruz. Millî Mücadele’ye olan katkılarınızı dikkatle takip ediyoruz. Bulunduğunuz yerden ayrılmayınız ve halkı tenvir ediniz” şeklinde, kendisine olan güvenini gösteren bir mesajı olmuştur. (Selahattin Durmaz, Çiçekdağı Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti ve Çapanoğlu İsyanına Karşı Gösterdiği Yararlılıklar)

Yunan ordusuna karşı gelmeyin, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının katli vaciptir diye kanlı fetvalar yayınlayan saray ulemasının karşısında böyle din adamları ve müftüler de vardır. Çiçekdağı Müftüsü Hayrullah Efendi de Millî Mücadele yanlısı olduğundan ve Yozgat dolaylarından başlayarak, Çiçekdağı sınırına kadar yayılan Çapanoğlu isyanına karşı yörenin huzur ve güvenliğini sağlama yolunda gösterdiği üstün gayret nedeniyle, Mustafa Kemal Paşa tarafından gönderilen bir telgrafla tebrik edilmek suretiyle onurlandırılmıştır. Bir yandan ülkeyi işgale kalkışan düşmanlarla da uğraşılmak zorunda olunması, çalışmaları oldukça güçleştirmektedir. Bu anlamda
Çapanoğlu isyanı, Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa, Çiçekdağı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Çerkez Ethem kuvvetlerinin işbirliği ile ancak bastırılabilmiştir. Söz konusu isyanın hedefinin Kırşehir üzerinden Konya olduğu, İsmet Paşa’nın Çerkez Ethem’le yaptığı görüşmede isyan hakkında: “Son gelen haberlere göre genişlemek istidadındadır. Çiçekdağı üzerinden Kırşehir’e yürüyecek isyancıları Konyalılar dört gözle beklemektedir.” şeklindeki ifadesinden anlaşılmaktadır. (Yusuf İzzettin Kılınçer (Ankara Üniversitesi), Atatürk ve Kırşehir)

14 Haziran 1920 tarihinde Çiçekdağı’ndan Belediye Başkanı Necip Bey’in genelkurmaya çektiği ve müftü Hayrullah Efendi’nin imzaladığı telgrafta şöyle denilmekte: “İlçede bulunan 33 Jandarma’nın tümünün kaçtığı, sadece bir er ve subayın kaldığı, asi çetelerin kuvvetli olduğunu, bu bölgeye Nevşehir’den jandarma yardımının gelmesini ve de halktan milli kuvvet kurulmasını talep etmektedir.”

Mustafa Kemal Paşa 17 Haziran 1920 Perşembe günü şu emri gönderir: “Mecidiye (Çiçekdağı) Belediye Reisi Necip ve Müftü Hayrullah Efendilere. Selabet ve metanetinize ve memleketi muhafazada gösterdiğiniz sebat ve gayretlerinize teşekkür eder, orada şayan-ı itimad kimselerden miktar-ı kâfi kayd ediniz ve mesarifini mal sandığından veya mahalden istikraz ediniz. Kaymakamlığı biriniz deruhte eyleyip bildiriniz. Usâtın ne kadar kat’i bir surette tedip olduğu bir iki saatte görülecek ve zat-i alileri Mecidiye büyükleri gibi kemal-i metanet ile hareket edenlerin kadr ve şerefi anlaşılacaktır. Telgraf teli bir irtibatı muhafaza ederek her altı saatte bir vilayete ahvalden malumat veriniz.”

19 Haziran 1920’de yine İsmet Paşa, Çerkez Ethem’e gönderdiği raporda Keskin ve Mecidiye (Çiçekdağı)’nin milli kuvvetlerin elinde olduğu, yani buranın isyan bölgesi olmadığını belirtmiştir. Aynı zamanda isyan için müfrezelere gönderilen erzakların da Kılıçlar ve Keskin’de depolanacağını bildirmiştir. (Bengül Salman Bolat (Ahi Evran Üniversitesi), Milli Mücadele’de Kırşehir’in Yeri)


Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisi İsmet Paşa, Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa, Çerkez Ethem ve Çiçekdağı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti arasında varılan mutabakattan sonra, Çerkez Ethem kuvvetleri 20 Haziran 1920 Pazar günü Ankara’dan hareket etmiştir. 20-21 Haziran gecesi Kılıçlar köyünde konaklayan Çerkez Ethem ve kuvvetleri 24 Haziran günü Sekili’ ye gelmişlerdir. Ali Galip Bey hatıralarında, 23-24 Haziran günlerinde bütün kasaba halkının telaş ve heyecan içinde olduklarını ve asilerin her an kasabaya saldırabileceklerini ifade etmekteydi. “Telgrafhanede makine başında bekleyen kasaba ileri gelenleri amcam Hacı İbrahim Efendi, kaza kaymakamı Şemseddin Bey ve müftü Hayrullah Efendi Kemal Paşa ile temaslara devam ediyor ve bir an evvel tenkil kuvvetlerimiz Keskin’ den çıkmıştır. Şu dakikada karşınızda veya civarınızda bulunacaktır. Geçecekleri yollara adamlar gönderin karşılayın ve yol gösterilmesi” diye emrini vermişti. (Ali Galip Gençoğlu Kurtuluş Savaşı Günlüğü, Hazırlayan Erhan Palabıyık)

Bu arada Sekili’ye gelmiş olan Çerkez Ethem’e bir tezkere yazan Çiçekdağı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Mustafa Kemal Paşa’dan talimat aldıklarını ve kendilerine her konuda yardımcı olacaklarını beyan etmişlerdir. Aynı gün Çerkez Ethem’den Mecidiye (Çiçekdağı) Kaymakamlığı’na gelen talimatta ise asiler hakkında kendilerine bilgi verilmesini ve yol göstermek üzere ilçeden bir jandarmanın gönderilmesini istemiştir. (ATASE Arşivi)

“Mecidiye Kaymakamlığına 
Tezkerenizi aldım bu gece usât ve takip hakkında alacağın malumatı derhal Sekili’ye bize yazarsınız. Usât ile hiçbir muharebe yapmayacaksınız. Yalnız oradan gelen malumatı bize bildireceksiniz. Hâmil-i tezkere jandarmayı bize delalet etmek üzere Mecidiye’ den avdet ettiriniz. Ethem” 
24 Haziran 1920

Bu talimat üzerine Çiçekdağı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Ethem Bey’e yol göstermek üzere Reşat Akyön‘ün babası Jandarma Mustafa Bey’i ve Ali Galip Bey’in ağabeyi Mehmet Bey’i Sekili’ye göndermişti. Sekili’de Jandarma Mustafa Bey ve Mehmet Bey ile görüşen Çerkez Ethem, aynı gün öğleden önce Mecidiye istikametine doğru yola çıkmıştır. Yozgat’a doğru hareket eden Ethem Bey’le Sarayköy bucağında buluşmayı kararlaştıran Çiçekdağı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Kaymakam Şemseddin Bey imzasıyla Genel Kurmay Başkanlığı’na çektiği iki ayrı telgrafla bu kararlarını ve Ethem Bey’in Yozgat’a doğru hareket ettiğini bildirmişlerdir. (ATASE Arşivi)

24 Haziran sabahı güneş doğarken Ankara-Yozgat yolunu takiben Çiçekdağı’na bir buçuk saat mesafedeki Tuzdöken mevkiinden geçen Çerkez Ethem kuvvetleri öğleye kadar yapılan çarpışmalarla Yozgat’ı ele geçirmişlerdi. Çiçekdağı Kaymakamı Şemseddin Bey, 26 Haziran’da Erkân-ı Harbiye-i
Umumiye Riyasetine çektiği bir telgrafta; asilerin Yozgat’ta yüz kişilik bir kuvvet bırakarak Akdağmadeni ve Boğazlıyan taraflarına gittiklerini, ayrıca Yozgat Mutasarrıflığı’ nın (Gazi) Hacı Efendi tarafından deruhte edildiği ve halkın işi ve gücüyle meşgul olmaya başladığını bildirmiştir. (ATASE Arşivi)

Nihayet isyan def edilmiştir. Çiçekdağı’nın o dönem hilafet ve saltanat yanlısı Çapanoğlu isyancılarının elinde bir yer olmaması ve buna karşı Ankara’ya devamlı bilgi aktarması Mustafa Kemal Paşa’nın ve isyanı bastırmakla görevlendirilen Çerkez Ethem kuvvetlerinin elini kuvvetlendirmiş ve Çiçekdağı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri isyanın bastırılmasında her türlü fedakârlığı canları pahasına göstermişlerdir.

* Bu yazı 23 Aralık 2017 tarihli Kırşehir Çiğdem gazetesinde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HENDESE-İ MÜLKİYE

CIVIL ENGINEER - (SİVİL) İNŞAAT MÜHENDİSİ Mühendis kelimesi Arapça kökenli "hendese" yani geometri kelimesinden türemiş geometri bilen anlamına gelir. Osmanlı Devleti' nde askeri kökenli bir eğitim modeliyle ordu ihtiyaçlarını karşılamakla başlamasına müteakip sivil ihtiyaçları da gideren bir meslek alanına dönüşmüştür. 1773 Mühendishâne-i Bahrî Hümâyûn 1775 İstanbul Haliç Tersâne-i Âmire-              Hendese Odası 1781 Mühendishâne  1795 Mühendishâne-i Cedîde  1806 Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn 1883 Hendese-i Mülkiye Mektebi 1909 Mühendis Mekteb-i Âlîsi 1928 Yüksek Mühendis Mektebi 1944 İstanbul Teknik Üniversitesi *Mimar SİNAN (1489-1588)  Aslında Mimarlık ve İnşaat mühendisliği henüz birbirinden ayrılmamış toplam bir disiplin iken ilk inşaat mühendisi 1586 tarihli bir Vakfiye'ye istinaden Mimar Sinan sayılmalıdır. Bkz. Evliya ÇELEBİ- Seyahatname  Edirne Selimiye Cami'si için Mimar Sinan'a atfen "Mimar ve Mühendis-i Kâmi

Anlatılan, Cumhuriyet Aydını Bir Ailenin Hikayesidir

Bir kuşağın devrimci aydınlarından Adnan Cemgil felsefe öğretmeni, yazar ve Fransızca ile Rusça'dan çeviri yapmış bir çevirmendir, eşi Nazife Cemgil de felsefe öğretmenidir. Nazife Cemgil'in babası, Muğla'da Kuvayı Milliye'yi örgütleyen Ağır Ceza Reisi Cemal Bey'dir.* Adnan Cemgil, Behice Boran ile Türk Barışseverler Derneği'nin kurucularından ve derneğin genel sekreteridir. Kore Savaşı'na asker gönderilmesini protesto edip ABD karşıtı bildiri dağıttıkları için tutuklanır ve 15 ay cezaevinde kalır. Suçlama, ABD ile dostluğu bozmaya çalışmaktır! Emperyalizmin yarı sömürgesi olmaya razı edilmiş bir ülkede birçok aydın bu suçlamalardan nasibini alır. Aynı dönem Nazife Cemgil de Yozgat Lisesi'ne sürgün edilir. 1951-1955 arası Yozgat Lisesi'nde görev yapar. Oğulları Sinan ve Dumrul Cemgil de ilkokula 1951-1952 döneminde Yozgat'ta devam ederler ve bir dönem burada okurlar. Ardından cezaevinden çıkan Adnan Cemgil çocukları ile İstanbul'a gider.