Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mehmetçik Memet

Birinci Paylaşım Savaşı’na (1914-1918) sürüklenen dünyanın pek çok ülkesi emperyalist yayılmacı politikalar sonucu kana bulandı. Bu kan tüm dünyada elbette emekçi halkın, köylülerin, yurtsever orta sınıfın kanıydı. (Örneğin, Osmanlı Devleti'nin 1870'den itibaren uyguladığı bedelli askerliğin o tarihlerde ki varlığı “Zenginimiz bedel verir askerimiz fakirdendir" sözlerine de yansımıştır.) Çıkış noktası her ne kadar “sembolik” olarak anlatılsa da sömürgeler, hammadde ve ulaşım ağları paylaşımının sertleştiği bu dönemde savaşın yaklaştığı ortadaydı. Savaşın bir tarafında başrolde İngiltere, Fransa ve sömürgeleri, Çarlık Rusya (İtilaf) diğer tarafında ise Almanya, Osmanlı, Avusturya-Macaristan (İttifak) yer alıyordu. 1914'te başlayan bu savaşın baş aktörü İngiltere'nin İstanbul'u ve Boğazları işgale yönelmesi ile 19 Şubat 1915'te Çanakkale Boğazı'na demir atıldı. Buradan sonra İstanbul'un, Boğazların ve Anadolu’nun paylaşılmasına geçilecekti. An

Zirai Kombinalar ve Numune Çiftlikleri

Tarım alanında devletçilik ilkesinin kendini gösterdiği uygulamalardan Zirai Kombinalar (devamında aldığı isimle Devlet Üretme Çiftlikleri) İkinci Paylaşım Savaşı’nın koşullarıyla birlikte ekim seferberliği ve tohum ıslahı gibi konularla Anadolu’nun bakir topraklarına yayılmıştır. Nüfusun büyük çoğunluğunun kırsalda yaşaması ve bu nüfusun istihdam edilmesi tarımda devrim gibi kararların alınmasını gerektiriyordu. İkinci Paylaşım Savaşı koşullarında yaşanan kıtlık tehlikesini en aza indirmek amacıyla çıkarılan 3780 sayılı Milli Korunma Kanunu çerçevesinde 1942 ile 1945 yılları arasında 13 adet Zirai Kombina kurulmuştur. Bu işletmeler Kırşehir’de (Malya ve Çiçekdağı), Ankara’da (Polatlı ve Bala), Konya’da (Altınova, Başkuyu, Gözlü ve Özden), Sivas’da (Ulaş), Amasya’da (Gökhöyük), Samsun’da (Gelemen), Niğde’de (Kocaş) ve Urfa’da (Ceylanpınarı) bulunan çiftliklerdir. (İlhan Tekeli-Selim İlkin, Devletçilik Dönemi Tarım Politikaları) Milli Korunma Kanunu kredisinden alınan 10 milyon lira

Kalabalıklar İçinde Güvenpark’ın Yalnızlığı

Beş yıl önce 13 Mart’ta Ankara Güvenpark’ta bir pazar günü kana bulandı. Evine yetişme telaşında ki 36 kişi ölüme bir otobüs durağında yakalandı. Yaşananlar sivil katliamların ne ilkiydi ne de sonu oldu. Beyaz Toros tehdidinin unutulmadığı 2015 Kasım seçiminin hemen öncesinde 20 Temmuz 2015 tarihinde Suruç, 10 Ekim 2015 tarihinde ise Ankara Garı’nın önü kana bulandı. IŞİD’li katiller Suruç’ta gencecik 33 kişiyi, Ankara’da ise en az 103 kişiyi katletti. Türkiye bu saldırıların şokunu atlatamamışken bu sefer başka bir terör örgütü PKK’nın taşeronu TAK, Ankara’nın ortasında Güvenpark’ta otobüs duraklarının yanında bombalı aracı infilak ettirdi. Tarih, 13 Mart 2016 idi. Bir pazar günü 36 kişi hayattan koparıldı. 36 aile can evinden vuruldu. İki Arkadaş Ali Deniz ile Ozancan yakın arkadaştılar. İki arkadaş Ankara’da beş ay arayla hayatını kaybetti. Ankara Garı’nda hayatını kaybedenlerden Ali Deniz Uzatmaz, Mersin Üniversitesi’ne kaydını yaptıralı birkaç hafta olmuştu. Barış ve adalet is

Tarımsal Kalkınmanın Simge Yapıları

Cumhuriyet döneminde 1929 yılında ortaya çıkan Dünya Ekonomik Buhranı sonrası kalkınma anlayışı tamamen devletçilik ilkesiyle planlanmıştır. Devlet kontrolünün devreye girmesi ile Anadolu’da tarımsal üretim artmış ve bu ürünlerin kolayca taşınabilmesi ile birlikte sanayi yatırımları da hızlanmıştır. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile yapımına başlanan sanayi tesislerinin ana finansmanını tarım ürünleri oluşturmuştur. Buğday alımının devlet kontrolünde olacağı ve Ziraat Bankası’nın yetkili kılınacağı 3 Temmuz 1932 tarih ve 2056 sayılı “Hükümetçe Ziraat Bankası’na Mubayaa Ettirilecek Buğday Hakkında Kanun” ile buğday üretimi hız kazanmıştır. Bu kanunla buğdaya alım garantisi getirilmiş ve fiyatının korunması sağlanmıştır. Bunun devamında buğdayı muhafaza etmek amacıyla 11 Haziran 1933 tarih ve 2303 sayılı “Silo ve Ambarlar Hakkında Kanun” kabul edilerek demiryolu güzergâhlarında ‘memleket hububatını muhafaza edecek’ siloların yapımına hız verilmiştir. (Madde 1: Memleket hububatının muha

TARIMSAL KALKINMANIN SİMGE YAPILARI

Cumhuriyet döneminde 1929 yılında ortaya çıkan Dünya Ekonomik Buhranı sonrası kalkınma anlayışı tamamen devletçilik ilkesiyle planlanmıştır. Devlet kontrolünün devreye girmesi ile Anadolu’da tarımsal üretim artmış ve bu ürünlerin kolayca taşınabilmesi ile birlikte sanayi yatırımları da hızlanmıştır. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile yapımına başlanan sanayi tesislerinin ana finansmanını tarım ürünleri oluşturmuştur. Buğday alımının devlet kontrolünde olacağı ve Ziraat Bankası’nın yetkili kılınacağı 3 Temmuz 1932 tarih ve 2056 sayılı “Hükümetçe Ziraat Bankası’na Mubayaa Ettirilecek Buğday Hakkında Kanun” ile buğday üretimi hız kazanmıştır. Bu kanunla buğdaya alım garantisi getirilmiş ve fiyatının korunması sağlanmıştır. Bunun devamında buğdayı muhafaza etmek amacıyla 11 Haziran 1933 tarih ve 2303 sayılı “Silo ve Ambarlar Hakkında Kanun” kabul edilerek demiryolu güzergâhlarında ‘memleket hububatını muhafaza edecek’ siloların yapımına hız verilmiştir. (Madde 1: Memleket hububatının muha