Ana içeriğe atla

ATATÜRK Yerköy Tren İstasyonu' nda

Her fırsatta Anadolu’yu dolaşan Atatürk 20 Eylül 1928 tarihinde cumhuriyetin bir eseri Yerköy tren istasyonundadır. O gün Kırşehir’den ve Yozgat’tan gelenler de yakından tanıklık etmiştir bu yurt gezisine.

Harf Devrimi sebebiyle 14 Eylül 1928’de İstanbul’dan başlayan yurt gezisinde, İzmir vapuru ile Sinop’a, oradan 16 Eylül’de Samsun’a, daha sonra da Amasya, Sivas ve Kayseri yoluyla 21 Eylül 1928 günü Ankara’ya dönmüştür. (Harf Devrimi 1 Kasım 1928’de çıkarılan kanunla kabul edilmiştir) Yeni harflerin benimsetilmesi amacı ile Anadolu gezisine çıkan Atatürk’ün, Yerköy’den geçeceği haberi alınınca, Kırşehir Valisi Nazım Akyürek başkanlığında altmış-yetmiş kişilik Kırşehir heyeti Yerköy’e gitmiştir. Kırşehir, Yozgat, Çiçekdağı ve Yerköy halkı tarafından doldurulan istasyonun her tarafı Kırşehir’den getirilen halılar, bayraklar ve renkli radyum lambaları ile donatılmıştır. Kırşehirliler ellerinde “Kırşehir Halkı Büyük Kurtarıcısını Saygıyla Selamlar” şeklinde bir pankartla; Mecidiyeliler (Çiçekdağı) ise, “Mecidiyeliler Ulu Gazisini Hürmetle Selamlar” yazan bir pankartla karşılamıştır.

Trenden inen Atatürk ve diğer misafirler, toplanan halkı selamladıktan sonra, Atatürk, “Nasıl yeni harfleri öğreniyor musunuz?” diye sormuştur. Kırşehir heyeti içerisinde bulunan Cevat Hakkı (Tarım) Bey ve orada bulunan halk; “Yeni harfleri öğrenmek bizim için millî haysiyet ve vicdan borcudur.” diye cevap vermiştir. Atatürk bu karşılamadan oldukça memnun olur. Tren istasyonu salonuna girince oradaki ilan tahtası olarak kullanılan kara tahta üzerinde sınav yapmak için tebeşir ister. Atatürk önce tahtaya Kırşehir Ortaokul Müdürü Ömer Aydın (Genç) Bey’i davet eder. Ondan yeni harflerle söylediği şeyleri yazmasını ister Ömer Aydın Bey’in bunları başarıyla yazdığını ayrıca orda bulunan öğretmenlerden Naciye Genç ve Nesibe Gönendik ’in de yeni harfleri iyi bildiklerini görünce; “İşte hocam biz harf devrimini dilimizi Arap’ın, Acem’in (Farsçanın) hâkimiyetinden kurtarmak için yaptık.” der. (Öğretmen Arif Sıtkı Gönendik, Hatıra Mektubu)

Burada yeni alfabeye öneri getiren Cevat Hakkı Tarım “Paşam iki konuda daha ricam olacak” der. “Paşam Milli Mücadele’nin gazetesi Hâkimiyet-i Milliye hâlâ Arapça harflerle çıkıyor, biran önce yeni harflerle çıkmalı” İkinci rica ise “Yeni Latin alfabede Ş sesini Fransızcada ki gibi CH yazarak veriyoruz. Bu karışıklığa sebep oluyor. Biz S harfinin altına bir virgül koyarak bunu Ş olarak okursak bu halk için çok daha kolay olacak.” der. Bunun üzerine Atatürk yanındaki Saffet Arıkan’a dönerek bunları not al der. (İsmail Tokalak, odatv.com)

Cevat Hakkı Tarım (1893-1964) Cumhuriyet’in ve Kırşehir’in kültürel, sosyal ve siyasi gelişimine önemli katkıları olmuş bir aydını ve öğretmenidir. 1944- 1946 yılları arasında Kırşehir Belediye Başkanlığı da yapmıştır. Harf devrimiyle bir gecede cahil kaldık diyenlere en güzel yanıttır Anadolu’nun bu insanları.

Yerköy tren istasyonunun bir kez daha Atatürk’e ev sahipliği yapması ise şöyle gelişir. Atatürk Kırşehir’e yanında Afet İnan, Kılıç Ali, Ruşen Eşref Ünaydın ve Falih Rıfkı Atay ile birlikte 1 Şubat 1934 tarihinde üçüncü defa gelir, buradan da Yerköy tren istasyonuna geçer. Kırşehir’den başlayan bir yurt gezisine çıkmasının sebebi ise aniden olur. O gün Kırşehir’de görev yapan öğretmenlerden bir mektup alır. Öğretmenler, birkaç aydır maaş alamadıklarını belirterek, yardım isterler. Atatürk, ilgili bakanı davet ettirir. Niçin öğretmenlerin maaş alamadıklarını sorar. Bakan da; kış mevsiminin şiddetli geçtiğini, postalarda bir sorun olduğunu söyleyerek, mazeret ileri sürer. Atatürk bunun üzerine; demek şimdi muhasaradayız öyle mi? O halde şimdi biz de sofradan kalkar, gider, hem yolu açarız hem de Kırşehir’de muallimlerin dertlerini yakından dinleriz diyerek, gece yarısını hayli geçmişken yola çıkma talimatını verir. (Ali Eren Aslan söyleşisi, sozcu.com.tr)

31 Ocak 1934 gecesi Bala, Kaman üzerinden Kırşehir’e, buradan 3 Şubat’ta Yerköy ve Yozgat’a, daha sonra tekrar 4 Şubat gecesi Yerköy tren istasyonuna gelir ve buradan trenle Kayseri, Niğde, Konya ve Eskişehir üzerinden Ankara’da sona erer. 



Ankara-Yerköy-Kayseri demiryolu hattı cumhuriyetin onuncu yılında demir ağlarla ördük yurdu dediği demiryollarından birisidir. Dönemin koşullarında Anadolu ile Ankara arasında bir bağ oluşturan tek ulaşım yoludur. O güne kadar sadece imtiyazlı İngiliz ve Fransız şirketlerinin tekelinde bulunmuş olan demiryolu hatları kamulaştırılmış ve yeni hatlar yapılmıştır. 20 Kasım 1925’te Yahşihan-Yerköy hattı ve Yerköy istasyonu işletmeye açılmış ardından da 29 Nisan 1927’de Yerköy-Kayseri demiryolu hattı işletmeye açılmıştır. (rayhaber.com)

Demiryolcu cumhuriyetin henüz daha Amerikancı karayoluna dönüşmediği o süreçte demiryolunun buradan geçmesiyle Yerköy de hızla gelişmiş ve 1935 yılında nahiye, 1945 yılında da ilçe olmuştur. Atatürk’ün yurt gezilerine bu tren istasyonu sayesinde Yerköy ve Çiçekdağı halkı da bu şekilde tanıklık etmiştir.

O zor şartlarda bu eserlerin inşası ve devrimlerin başarılması bu iradenin yıllarca eğitim ve imar olanaklarından nasibini alamamış Anadolu insanıyla birlikte hareket etmesi ile olmuştur.

* Bu yazı 27 Aralık 2017 tarihli Kırşehir Çiğdem gazetesinde ve 29 Aralık 2017 tarihli Yerköy gazetesinde yayımlanmıştır.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HENDESE-İ MÜLKİYE

CIVIL ENGINEER - (SİVİL) İNŞAAT MÜHENDİSİ Mühendis kelimesi Arapça kökenli "hendese" yani geometri kelimesinden türemiş geometri bilen anlamına gelir. Osmanlı Devleti' nde askeri kökenli bir eğitim modeliyle ordu ihtiyaçlarını karşılamakla başlamasına müteakip sivil ihtiyaçları da gideren bir meslek alanına dönüşmüştür. 1773 Mühendishâne-i Bahrî Hümâyûn 1775 İstanbul Haliç Tersâne-i Âmire-              Hendese Odası 1781 Mühendishâne  1795 Mühendishâne-i Cedîde  1806 Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn 1883 Hendese-i Mülkiye Mektebi 1909 Mühendis Mekteb-i Âlîsi 1928 Yüksek Mühendis Mektebi 1944 İstanbul Teknik Üniversitesi *Mimar SİNAN (1489-1588)  Aslında Mimarlık ve İnşaat mühendisliği henüz birbirinden ayrılmamış toplam bir disiplin iken ilk inşaat mühendisi 1586 tarihli bir Vakfiye'ye istinaden Mimar Sinan sayılmalıdır. Bkz. Evliya ÇELEBİ- Seyahatname  Edirne Selimiye Cami'si için Mimar Sinan'a atfen "Mimar ve Mühendis-i Kâmi

Anlatılan, Cumhuriyet Aydını Bir Ailenin Hikayesidir

Bir kuşağın devrimci aydınlarından Adnan Cemgil felsefe öğretmeni, yazar ve Fransızca ile Rusça'dan çeviri yapmış bir çevirmendir, eşi Nazife Cemgil de felsefe öğretmenidir. Nazife Cemgil'in babası, Muğla'da Kuvayı Milliye'yi örgütleyen Ağır Ceza Reisi Cemal Bey'dir.* Adnan Cemgil, Behice Boran ile Türk Barışseverler Derneği'nin kurucularından ve derneğin genel sekreteridir. Kore Savaşı'na asker gönderilmesini protesto edip ABD karşıtı bildiri dağıttıkları için tutuklanır ve 15 ay cezaevinde kalır. Suçlama, ABD ile dostluğu bozmaya çalışmaktır! Emperyalizmin yarı sömürgesi olmaya razı edilmiş bir ülkede birçok aydın bu suçlamalardan nasibini alır. Aynı dönem Nazife Cemgil de Yozgat Lisesi'ne sürgün edilir. 1951-1955 arası Yozgat Lisesi'nde görev yapar. Oğulları Sinan ve Dumrul Cemgil de ilkokula 1951-1952 döneminde Yozgat'ta devam ederler ve bir dönem burada okurlar. Ardından cezaevinden çıkan Adnan Cemgil çocukları ile İstanbul'a gider.

Çiçekdağı (Mecidiye) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Milli Mücadele döneminde Çiçekdağı gerek Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile ileri gelenleriyle gerek Ali  Galip Bey gibi cephede gerekse de Çapanoğlu isyanı sırasında isyanın ilçelerine sıçramasını önleyip  (Kırşehir’in ardından Konya’daki diğer hilafet yanlısı isyancılarla buluşma noktasında önemli) Ankara  ile devamlı bilgi alışverişinde olmaları ardından da isyanı bastıran Çerkez Ethem’e rehberlik etmeleri  ile kayda değer katkılarıyla adlarından söz edilmeyi başarmış değerli insanları içinden çıkarmış bir  ilçedir. Çiçekdağı ilçesinde o dönem aynı düşünceye hizmet amacıyla kurulmuş olan; Çiçekdağı (Mecidiye)  Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de başta cemiyet başkanı Dağıstan Bey olmak üzere, cemiyet kâtibi Hacı  İbrahim Efendi, müftü Hayrullah Efendi, Belediye Başkanı Necip (İnce) Bey ile cemiyetin gençlik  kollarını oluşturan Osman Şevki (Çiçekdağ), Reşat Akyön ve Ali Galip (Gençoğlu) Bey’in kurdukları  Çiçekdağ Tenvir-i Efkâr Yurdu ve Çiçekdağ Türk Ocağı Şubesi müşterek çektikleri bir tel