Ana içeriğe atla

SİVAS KONGRESİ’NDEN KIRŞEHİR’E 98. YIL

Samsun, Havza, Amasya, Erzurum, Sivas, Kayseri, Mucur, Hacıbektaş, Kırşehir, Kaman ve Ankara… 

Sivas Kongresi’nden Ankara’ya uzanan bu dönüm noktasının 98. yılındayız. İşte bu 19 Mayıs’ta başlayan kurtuluş ve kuruluş mücadelesinin yol seyridir. Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919) kararları ile mücadelenin manifestosu belirlenmiş ve manda ve himayenin istisnasız kabul edilemeyeceğini bildiren heyet bunun Anadolu halkının harekete geçirilmesi ve onların desteğiyle olacağını bilerek yola çıktılar. İstikamet bu heyeti bir meclis çatısına dönüştürecek Ankara yolculuğuydu.

“21 Aralık 1919 sabah saat 10’da Kayseri’den hareket ettik. Saat birde Himmet Dede Köyü’nde mola verdik. Akşamın altı yirmisinde Mucur’a geldik.” (Hüsrev Gerede, Kurtuluş Savaşı Atatürk ve Devrimler)

22-23 Aralık günlerini Hacıbektaş’ta Hacı Bektaş-ı Veli dergâhı önderi Çelebi Cemalettin Efendi ile görüşerek önemli temaslarda bulunarak memnun ayrılmışlardır.

23 Aralık’ta tekrar Mucur’a dönen heyeti 21 Aralık’ta ki gelişlerinde habersiz yakalanmış olan Mucur halkı bu kez Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Kaymakam Cevat (Akın) Bey ve Mucur halkı ile birlikte Kurugöl köyü mevkiinde karşılamışlardır. (Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan ölümüne Kadar Atatürk’le beraber)

Siyaset adamı Osman Bölükbaşı’nın halası olduğu söylenen Gülizar Nine’nin yazdığı şiir halkın Mustafa Kemal Paşa’yı ne denli umutla beklediğini göstermektedir.

“Yanında paşalar hizaya durur,
Mucur çarşısında kurt gibi yürür
İnşallah kâfiri kalbinden vurur
Düşmanı yurdumdan kov Kemal Paşa

Nice zulüm gördük evveli âhir
Aşımız ekmeğimiz kan ile zehir
Sana omuz verir koca Kırşehir
Düşmanı yurdumdan kov Kemal Paşa

Cemâlin benziyor şu doğan güne
Niyazım var sahip çıkasın dine
Sana kurban olsun Gülizar Nine
Düşmanı yurdumdan kov Kemal Paşa”

24 Aralık 1919 Çarşamba günü Mucur’dan ayrılan Heyeti Temsiliye aynı gün Kırşehir’e geldi. Kırşehirliler büyük bir tezahüratla Ankara yolcularını karşıladılar. Heyet Kırşehir Gençler Derneği’ni de ziyaret etti. Kırşehir Gençler Derneği’nin kurucuları; Garipoğlu Reşat (Özdeş) Başkan, Mustafa Hilmi (Nural) Sekreter, Mehmet Fevzi (Saçak) Muhasip Üye, üyeler ise Cevat Hakkı (Tarım), Mehmet Tayip (İhtiyaroğlu), Orman Memuru Katırcıoğlu Ahmet ile Vergi Dairesi Veznedarı Sıtkı (Doğu) Beylerdir. 
Mustafa Kemal Paşa ziyaret defterine şu notu düştü. “Kırşehir gençleri, vatanımızda gençliğin kıymetli enmuzeci olduklarını isbat edecek efkar-ı metine ve musube ile mütehalli bulundukları kanatı ile vas-ı imza eyleriz” (Kırşehir gençlerinin, ülkemiz gençliğinin değerli bir örneği olduklarını kanıtlayarak ve doğru görüşlerle donatılmış oldukları kanaati ile imzalarız.)

Kapıdan ayrılırken Kırşehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Müftü Halil (Gürbüz) Efendi ile beraber çıktılar. Çalışmalar hakkında bilgi alarak bir müddet yürüdükten sonra kalmaları için ayrılan Sait Efendi oğlu öğretmen Mustafa (Erdem) Bey’e ait ırmak kenarındaki eve gittiler. Gece şehrin ileri gelenleri ile temaslar yaparak durum hakkında fikir alışverişinde bulundular. Ata’nın kaldığı evin önünde tertiplenen fener alayı mensuplarından Ortaokul Müdürü Ömer Aydın (Genç) Bey’in bir taşın üzerine çıkıp verdiği söyleve, Mustafa Kemal Paşa şöyle karşılık verdi: 

Bu milletin içinden çıkan Namık Kemal:
“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini
Yokmuş kurtaracak bahtı kara maderini” demiş.

Bu milletin içinden çıkmış olan ben Mustafa Kemal olarak diyorum ki:
“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara maderini”

Kırşehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Müftü Halil (Gürbüz) Bey başkanlığında kurulmuştur. Bu cemiyet ilk önce çalışmalarını Medrese binasında yürütmeye başlamış, daha sonra Kırşehir Kalesi’ndeki İdadî (Lise) binasında sürdürmüştür. (Sırrı Kardeş, Heyet-i Temsiliye ve Mustafa Kemal Kırşehir’de) 

Heyet 25 Aralık Perşembe günü Kaman’a gitmek üzere yola çıkmıştır. Yine Kırşehir halkı karşılarken olduğu gibi uğurlarken de büyük sevgi gösterilerinde bulunmuşlardır. Kaman’da Belediye Başkanı Halil (Gönç) Bey ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ev sahipliği yapmışlardır. Kaman Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başkanlığını yapan Bektaşoğlu Ali Çavuş Kayseri-Kırşehir üzerinden gelen yardımların Köprüköy (Keskin) ve Yahşihan’ da bulunan askeri depolara ulaştırılmasında hizmet etmiştir. Kaman’a gelen Mustafa Kemal Paşa ve heyetini konağında misafir etmiştir. Cemiyetin üyeleri Kaman’dan Ankara’ya geçen Heyet-i Temsiliye’ nin yol güvenliğini de sağlamışlardır. (Yaşar ŞAHİN, Kaman Ak Haber)

Yine Kaman-Keskin bölgesinde nüfuz sahibi Cerit aşiretinin beyi Hamitli Rıza Bey de, Keskin’de kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucusudur. Vahdettin yanlısı Ankara Valisi Muhittin Paşa’yı 19 Eylül 1919 tarihinde Rıza Bey komutasında ki birlikler Keskin ile Elmadağ arasında ki Kılıçlar mevkiinde yakalayarak, Sivas’ta bulunan Mustafa Kemal Paşa’ya teslim etmişlerdir.(Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber) Yunan ordusunun Eskişehir’e kadar yaptığı saldırı sırasında, kendi milis kuvvetiyle birlikte Kazım (Özalp) Bey’in komutasında Bilecik’te düşmana karşı çarpışmıştır. (Yusuf İzzettin Kılınçer (Ankara Üniversitesi), Atatürk ve Kırşehir)

Kaman’dan ayrılan Heyet-i Temsiliye bir sonra ki geceyi Beynam Köyü’nde (Balâ) geçirdikten sonra 27 Aralık Cumartesi günü Ankara’ya ulaşmış ve Dikmen Keklik Pınarı’ nda atlılar ve seğmenler tarafından coşkulu bir şekilde karşılanmışlardır.

Artık Ankara örgütlenmenin merkezi ve yeni kurulacak cumhuriyetin başkenti olacaktır. Emperyalizmin ve onun yerli işbirlikçilerinin gözleri önünde bu bozkırda Anadolu insanı kendi elleriyle kendi imkânlarıyla bir ülke kuracaktır.



Ve 23 Nisan 1920’de açılan ilk mecliste Kırşehir; Yahya Galip (Kargı) Bey, Ahmet Müfit (Kurutluoğlu) Bey, Cemalettin Çelebi Efendi, Rıza (Silsüpür) Bey, Sadık (Savtekin) Bey, Bekir (Kocaoğlu) Efendi, Cevdet (Seçkin) Bey tarafından temsil edilmiştir. Rıza Bey, aynı zamanda Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Kırşehir milletvekili iken bu göreve seçilmiştir. Atatürk’ün silah arkadaşı olan Lütfi Müfit (Özdeş) Bey’ de 1923–1939 yıllarında Kırşehir milletvekili olarak TBMM’de görev yapmıştır. Kırşehir’i Milli Mücadele’nin öncesinde ve sonrasında temsil etmişlerdir.

Son olarak gerek belgelerden gerekse heyette ki insanların anılarından anlaşılan en anlamlı şey; Kırşehir ve ilçelerinin Mustafa Kemal Paşa’yı bu denli umutla ve sevgiyle karşılayıp Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerini örgütlemeleri, işgale karşı bir şeyler yapma arzularının yakından hissedilmesidir. Sivas’tan sonra Heyeti Temsiliye’nin yönünün Kırşehir olması ve burada beş gün geçirmeleri de oldukça değerli ve önemli olduğunu gösteriyor.

* Bu yazı 20 Aralık 2017 tarihli Kırşehir Çiğdem gazetesinde yayımlanmıştır.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HENDESE-İ MÜLKİYE

CIVIL ENGINEER - (SİVİL) İNŞAAT MÜHENDİSİ Mühendis kelimesi Arapça kökenli "hendese" yani geometri kelimesinden türemiş geometri bilen anlamına gelir. Osmanlı Devleti' nde askeri kökenli bir eğitim modeliyle ordu ihtiyaçlarını karşılamakla başlamasına müteakip sivil ihtiyaçları da gideren bir meslek alanına dönüşmüştür. 1773 Mühendishâne-i Bahrî Hümâyûn 1775 İstanbul Haliç Tersâne-i Âmire-              Hendese Odası 1781 Mühendishâne  1795 Mühendishâne-i Cedîde  1806 Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn 1883 Hendese-i Mülkiye Mektebi 1909 Mühendis Mekteb-i Âlîsi 1928 Yüksek Mühendis Mektebi 1944 İstanbul Teknik Üniversitesi *Mimar SİNAN (1489-1588)  Aslında Mimarlık ve İnşaat mühendisliği henüz birbirinden ayrılmamış toplam bir disiplin iken ilk inşaat mühendisi 1586 tarihli bir Vakfiye'ye istinaden Mimar Sinan sayılmalıdır. Bkz. Evliya ÇELEBİ- Seyahatname  Edirne Selimiye Cami'si için Mimar Sinan'a atfen "Mimar ve Mühendis-i Kâmi

Anlatılan, Cumhuriyet Aydını Bir Ailenin Hikayesidir

Bir kuşağın devrimci aydınlarından Adnan Cemgil felsefe öğretmeni, yazar ve Fransızca ile Rusça'dan çeviri yapmış bir çevirmendir, eşi Nazife Cemgil de felsefe öğretmenidir. Nazife Cemgil'in babası, Muğla'da Kuvayı Milliye'yi örgütleyen Ağır Ceza Reisi Cemal Bey'dir.* Adnan Cemgil, Behice Boran ile Türk Barışseverler Derneği'nin kurucularından ve derneğin genel sekreteridir. Kore Savaşı'na asker gönderilmesini protesto edip ABD karşıtı bildiri dağıttıkları için tutuklanır ve 15 ay cezaevinde kalır. Suçlama, ABD ile dostluğu bozmaya çalışmaktır! Emperyalizmin yarı sömürgesi olmaya razı edilmiş bir ülkede birçok aydın bu suçlamalardan nasibini alır. Aynı dönem Nazife Cemgil de Yozgat Lisesi'ne sürgün edilir. 1951-1955 arası Yozgat Lisesi'nde görev yapar. Oğulları Sinan ve Dumrul Cemgil de ilkokula 1951-1952 döneminde Yozgat'ta devam ederler ve bir dönem burada okurlar. Ardından cezaevinden çıkan Adnan Cemgil çocukları ile İstanbul'a gider.

Çiçekdağı (Mecidiye) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Milli Mücadele döneminde Çiçekdağı gerek Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile ileri gelenleriyle gerek Ali  Galip Bey gibi cephede gerekse de Çapanoğlu isyanı sırasında isyanın ilçelerine sıçramasını önleyip  (Kırşehir’in ardından Konya’daki diğer hilafet yanlısı isyancılarla buluşma noktasında önemli) Ankara  ile devamlı bilgi alışverişinde olmaları ardından da isyanı bastıran Çerkez Ethem’e rehberlik etmeleri  ile kayda değer katkılarıyla adlarından söz edilmeyi başarmış değerli insanları içinden çıkarmış bir  ilçedir. Çiçekdağı ilçesinde o dönem aynı düşünceye hizmet amacıyla kurulmuş olan; Çiçekdağı (Mecidiye)  Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de başta cemiyet başkanı Dağıstan Bey olmak üzere, cemiyet kâtibi Hacı  İbrahim Efendi, müftü Hayrullah Efendi, Belediye Başkanı Necip (İnce) Bey ile cemiyetin gençlik  kollarını oluşturan Osman Şevki (Çiçekdağ), Reşat Akyön ve Ali Galip (Gençoğlu) Bey’in kurdukları  Çiçekdağ Tenvir-i Efkâr Yurdu ve Çiçekdağ Türk Ocağı Şubesi müşterek çektikleri bir tel