Ana içeriğe atla

Pazarlık Bahane '21/b' Şahane


10 bin lira sermayeyle kurulmuş 2 yıllık bir şirketin 120 yıllık tarihi olan ortak miras Haydarpaşa Garı'nı (bonus olarak Sirkeci Garı ile) kiralaması önce ki sayısız örnekten dolayı maalesef hemen kanıksandı. Haydarpaşa için bir kamu kurumu olan İBB engellenerek bu şirket 'tercih' edildi! Kiralama, yapım işi, mal alımı gibi pek çok konuda durum benzer aslında.

Tarihi Ankara Garı da önce işlevsiz hâle getirildi sonrada ilave binalarıyla beraber 3 ay önce Sağlık Bakanı'nın kurucusu olduğu Medipol Üniversitesi'ne kiralandı.



Yeni yapılan Ankara YHT Garı yine Ulaştırma Bakanı'nın daha evvel CEO'luğunu yapmış olduğu malum müteahhitlere 19 yıllık yolcu garantileriyle yap-işlet-devret modeliyle yaptırıldı.

Ulaştırma Bakanlığı pazarlık usulünü en çok tercih eden kurumlardan biri.

"İspir devlet yolu ve bağlantı yolları. Bu ihalenin yaklaşık maliyeti ise: 1 milyar 287 milyon 959 bin 700 lira. İlan edilmeden 6 firma davet ediliyor. En uygun teklifi 1 milyar 17 milyon 986 bin lira ile RSY İnşaat vermiş görünüyor. RSY İnşaat, “yabancı” değil. Kalyon Grubu’nun bir şirketi." (Ç. Toker, Sözcü)

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun çok istisna durumlarda kullanılması gerekilen meşhur '21. maddesi'  uyarınca bugüne kadar 'pazarlık usulü' milyarlık ihaleleri alan Kolin, Kalyon ve Cengiz'in de bulunduğu Kuzey Marmara Otoyolu'nda CEO görevindeydi ilgili bakan.

Başrolde bu müteahhitler ve milyarlık ihaleleri olsada irili ufaklı her konuda 'pazarlık usulü' ilansız ihaleler sürekli gündemde. 2018 yılında kanuna göre yapılan ihalelerin neredeyse üçte biri yani 22 bin 278 ihale pazarlık usulü yapıldı. Pazarlık usulü denilenin Türkçe karşılığı al gülüm ver gülüm.
2018 yılında 37.4 milyar lira bu usulle 'malum' müteahhitlere gitti. Son 5 yılda ise toplam 125.4 milyar lira!

2005 yılında pazarlık usulünün toplama oranı % 8 iken 2010 yılında bu oran % 9.7 ve 2018 yılında % 21.3 olarak gerçekleşmiştir! Yani AKP bu yöntemi git gide çok sevmiştir.



Aksini söyleyen için Hürriyet gazetesinden Şükrü Küçükşahin'in 2006'da ortaya çıkardığı Ali Dibo skandalı arşivlerde duruyor. Hatay'da 271 adet pazarlık usulü ihalenin 263'ünün AKP'li yöneticilere verildiği kıyağın belgesi.

Aslında çok istisna durumlarda kullanılması gerekirken rekabet ortamını by-pass edip rant aktarma aracı olarak kullanılan Kamu İhale Kanunu'nun '21/b bendi' daha da kullanışlı olsun diye 2018 yılında son halini aldı.

7144 sayılı Torba Kanun 16 Mayıs 2018'de Meclis'te kabul edildi ve 25 Mayıs 2018'de Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Torba Kanun'un 11. Maddesi, '21/b bendine' şu sihirli cümleyi ekliyordu.

"Madde 11-4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “beklenmeyen veya” ibaresinden sonra gelmek üzere “yapım tekniği açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle yapılması gerekliliği idarece belirlenen hallerde veyahut” ibaresi eklenmiştir."

Yani nihayet kullanışlı madde "b) Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya yapım tekniği açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle yapılması gerekliliği idarece belirlenen hallerde veyahut idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması" şeklini aldı.

Ülkemizde artık bir tifo salgınına ihtimal yok. Ama salgın hastalık veya bir afet olmasına da gerek yok mesela yapım tekniği açısından 'özellik' arz edecek bir peyzaj işinizin olması yeterli!

Maddenin 21/f bendine de biraz değinmek gerekirse 2019 tebliğine göre 301 bin 228 liranın altında ki mal ve hizmet alımları en az üç teklif alınarak en avantajlı olana verilebilir. Bu alımlarda ilan yapılması ise zorunlu değil. İlansız bir şekilde özellikle mal alımlarında küçük rantlarla yetinebilecek kesimlere rant aktarımında kullanışlı sayılabilecek bir yöntemdir. 2018 yılında toplam 2 milyar 136 milyon lira bu usulle harcandı.

Doğrudan temin maddesinde ki 22/d bendine göre ise toplam 2 milyar 90 milyon lira harcandı.

Bu veriler kabul edilebilir, şeffaf bir ihale politikası ile örtüşmemektedir.

*Bu yazı 4 Kasım 2019 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HENDESE-İ MÜLKİYE

CIVIL ENGINEER - (SİVİL) İNŞAAT MÜHENDİSİ Mühendis kelimesi Arapça kökenli "hendese" yani geometri kelimesinden türemiş geometri bilen anlamına gelir. Osmanlı Devleti' nde askeri kökenli bir eğitim modeliyle ordu ihtiyaçlarını karşılamakla başlamasına müteakip sivil ihtiyaçları da gideren bir meslek alanına dönüşmüştür. 1773 Mühendishâne-i Bahrî Hümâyûn 1775 İstanbul Haliç Tersâne-i Âmire-              Hendese Odası 1781 Mühendishâne  1795 Mühendishâne-i Cedîde  1806 Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn 1883 Hendese-i Mülkiye Mektebi 1909 Mühendis Mekteb-i Âlîsi 1928 Yüksek Mühendis Mektebi 1944 İstanbul Teknik Üniversitesi *Mimar SİNAN (1489-1588)  Aslında Mimarlık ve İnşaat mühendisliği henüz birbirinden ayrılmamış toplam bir disiplin iken ilk inşaat mühendisi 1586 tarihli bir Vakfiye'ye istinaden Mimar Sinan sayılmalıdır. Bkz. Evliya ÇELEBİ- Seyahatname  Edirne Selimiye Cami'si için Mimar Sinan'a atfen "Mimar ve Mühendis-i Kâmi

Anlatılan, Cumhuriyet Aydını Bir Ailenin Hikayesidir

Bir kuşağın devrimci aydınlarından Adnan Cemgil felsefe öğretmeni, yazar ve Fransızca ile Rusça'dan çeviri yapmış bir çevirmendir, eşi Nazife Cemgil de felsefe öğretmenidir. Nazife Cemgil'in babası, Muğla'da Kuvayı Milliye'yi örgütleyen Ağır Ceza Reisi Cemal Bey'dir.* Adnan Cemgil, Behice Boran ile Türk Barışseverler Derneği'nin kurucularından ve derneğin genel sekreteridir. Kore Savaşı'na asker gönderilmesini protesto edip ABD karşıtı bildiri dağıttıkları için tutuklanır ve 15 ay cezaevinde kalır. Suçlama, ABD ile dostluğu bozmaya çalışmaktır! Emperyalizmin yarı sömürgesi olmaya razı edilmiş bir ülkede birçok aydın bu suçlamalardan nasibini alır. Aynı dönem Nazife Cemgil de Yozgat Lisesi'ne sürgün edilir. 1951-1955 arası Yozgat Lisesi'nde görev yapar. Oğulları Sinan ve Dumrul Cemgil de ilkokula 1951-1952 döneminde Yozgat'ta devam ederler ve bir dönem burada okurlar. Ardından cezaevinden çıkan Adnan Cemgil çocukları ile İstanbul'a gider.

Çiçekdağı (Mecidiye) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Milli Mücadele döneminde Çiçekdağı gerek Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile ileri gelenleriyle gerek Ali  Galip Bey gibi cephede gerekse de Çapanoğlu isyanı sırasında isyanın ilçelerine sıçramasını önleyip  (Kırşehir’in ardından Konya’daki diğer hilafet yanlısı isyancılarla buluşma noktasında önemli) Ankara  ile devamlı bilgi alışverişinde olmaları ardından da isyanı bastıran Çerkez Ethem’e rehberlik etmeleri  ile kayda değer katkılarıyla adlarından söz edilmeyi başarmış değerli insanları içinden çıkarmış bir  ilçedir. Çiçekdağı ilçesinde o dönem aynı düşünceye hizmet amacıyla kurulmuş olan; Çiçekdağı (Mecidiye)  Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de başta cemiyet başkanı Dağıstan Bey olmak üzere, cemiyet kâtibi Hacı  İbrahim Efendi, müftü Hayrullah Efendi, Belediye Başkanı Necip (İnce) Bey ile cemiyetin gençlik  kollarını oluşturan Osman Şevki (Çiçekdağ), Reşat Akyön ve Ali Galip (Gençoğlu) Bey’in kurdukları  Çiçekdağ Tenvir-i Efkâr Yurdu ve Çiçekdağ Türk Ocağı Şubesi müşterek çektikleri bir tel