Ana içeriğe atla

Nazi Almanyası'ndan Kırşehir’e

1933 yılında Almanya’da iktidarı ele geçiren Nazi Partisi ve Hitler faşizminden kaçarak Türkiye’ye sığınan pek çok akademisyen ve teknik uzman Türkiye Cumhuriyeti’ni tercih etmişlerdir. Burada geçirdikleri uzun yıllar boyunca genç cumhuriyetin kurumlarına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Anlamı ‘vatansızlar’ demek olan ve Almanca kelimeden türeyen ‘haymatloslar’ tarımdan, ekonomiye, mimarlıktan, şehir planlamasına pek çok alanda büyük katkılar sunmuşlardır.

Atatürk’ün öngörüsüyle kabul edilen bu yetişmiş Alman bilim insanları İstanbul ve Ankara’nın haricinde bazı Anadolu şehirlerinde de zorunlu ikamete tâbi tutulmuşlardır. Çorum, Yozgat ve Kırşehir...



Gazeteci Nüket Aşkın kaleme aldığı Son Devrim isimli kitapta ise Hitler’in “Bu komünist profesörleri ülkenize sokmayın” mesajına karşılık Atatürk’ün, mesajı ileten Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras ve Maarif Vekili Reşit Galip Bey’e “Bir onbaşı beni cinayetlerine alet edemez” diyerek Türkiye’ye sığınmak isteyen Alman profesörlerin işlemlerinin hızlandırılması talimatını verdiğini anlatır.

Hitler’in başta olduğu 1933-1945 yılları arasında Nazi Almanya’sında ki antisemitist uygulamalar, insanlık düşmanı toplama kampları ve soykırımlar utanç tarihinde yerini almıştır. Stalin komutasında ki Kızılordu’nun Berlin’e girdiği gün Hitler’in de sonu olmuştur.

Prof. Fritz Baade

Türkiye’ye kabul edilenlere bir örnek, uzun bir süre Kırşehir’de de yaşamış olan Prof. Fritz Baade’dir.  Prof. Baade özellikle tarım ekonomisi ve kalkınma alanında yaptığı çalışmalarla tanınan ve Alman parlamentosunda Sosyal Demokrat Parti milletvekilliği yapmış bir bilim insanı olarak Hitler’in hedefinde olduğu için ülkeyi 1933 yılında terk etmek zorunda kalmıştır.
Genç cumhuriyetin kurumlarına tarım ekonomisi alanında danışmanlık yapan Prof. Baade, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Almanya ile ipler gerilince diğer Almanlar gibi ‘eterne’ denilen bir uygulamayla Kırşehir’de zorunlu ikamete tutulmuştur. Aralık 1945’te ‘eterne' uygulaması kaldırılana kadar Kırşehir‘de yaşamıştır. Burada özellikle Terme kaplıcasıyla ilgili yaptığı çalışmalarla hatıralarda yer edinen Prof. Baade’nin ismi sadece Kırşehir’de değil pek çok akademik ve siyasi çalışmada da yer almaktadır.

“Türkiye’ye davet edilen ve İktisat Bakanlığı’nda görev yapan Prof. Baade, Alman yurttaşlığı sürdüğü için, Türkiye’nin Almanya’ya savaş ilan ettiği 1944 yılında, 18 ay süreyle Kırşehir’de ‘zorunlu ikamete’ mecbur edildi. Ona ve ailesine günde 20 lira gibi çok küçük bir cep harçlığı ile idare etme olanağı tanındı. Ücret karşılığı çalışmak yasaktı. O da bu süreyi Kırşehirlilere hizmet ederek geçirmeyi seçti. Terme şifalı sularını ve yörenin ünlü alaca akik taşını (Almanca karşılığı onyx) buldu. Kaplıcanın planlarını da o çizdi; kendisi taş ve mermer işçiliğini öğrendi ve üretimini destekledi. Her iki katkısı da, Kırşehir için ekonomik bir etkinliğe dönüştü.” (Bitmek Tükenmek Bilmeyen Bir Enerji: Prof. Fritz Baade, Gürhan Fişek)

Cumhuriyet Senatosu’nun 26.06.1963 tarihli tutanağında dönemin Basın, Yayın ve Turizm Bakanı Nurettin Ardıçoğlu, “Bakanlığa geldikten sonra ilk iş olarak İspanya'nın durumunu tetkik ettirmek ihtiyacını duydum ve halen bu işler için Bakanlık mensubu birtakım elemanları İspanya'ya gönderdim ve onlardan oradaki Dışişleri Bakanlığı teşkilâtımızla da iş birliği yaparak geniş bir rapor getirmelerini istedim. Sebebi şudur; bana bu yolu Türkiye'nin çok yakın muhiplerinden olan Prof. Baade'nin bir raporu ilham etti. Prof. Baade 1961 - 1962 senesinde Bonn'da yazdığı bir raporu Turizm Bakanlığı’na göndermiş. Bize çok geniş ışık tutuyor. İspanya hakkında müsaade buyurursanız, bir iki pasajını okumayı arzu ederim. ‘Akdeniz memleketlerinin turizm sayesinde gelir grafiğinin nasıl yükselebileceğini ispat eden misal ise İspanya'dır. Senelerce açık veren İspanya bütçe muvazenesi sırf turizm sayesinde bu açığı kapattığı gibi altın ve döviz stoklarında da kayda değer bir artış elde edilebilmiştir’ (Prof. Baade)” demektedir. Türkiye’de çalıştığı dönemde yaptığı turizm araştırmalarını kapsamlı bir rapora dönüştüren Prof. Baade yarım yüzyıl önce Türkiye’ye Akdeniz ülkesi olan İspanya’yı örnek göstermekte ve turizm alanında gerçekleştirilecek yatırımlarla yüksek gelir elde edilebileceğini önermektedir.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi hocalarından olan ve 1979 yılında acımasızca katledilen Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil’in 1965 yılında yazdığı Türkiye’nin Sorunları ve Prof. Fritz Baade isimli akademik çalışması Prof. Baade’nin Türkiye’de çalıştığı süre boyunca raporlaştırdığı öneriler üzerinedir. Prof. Baade, Türkiye’nin tarım ve turizm gibi çeşitli alanlarda neler yapabileceğini teknik detaylarıyla bu raporlarda anlatmaktadır.

Kırşehir’e yaptığı hizmetler sebebiyle belediye tarafından fahri hemşeri ilan edildiğini de belirten Cavit Orhan Tütengil, Türkiye’nin Sorunları ve Prof. Fritz Baade isimli çalışmasında “Bu münasebetle Baade şunları söylemiştir; Kırşehir şehrinin beni fahri hemşerisi yapması memleketim de dâhil olmak üzere bana tevcih edilen birçok payelerden üstündür” diye aktarmaktadır.

Son olarak fahri hemşerilik unvanı verilmesinin dönemin Başbakanı Adnan Menderes’i dahi sinirlendirdiği söylenmektedir.

Bu şekilde yüzlerce anısıyla 1946 yılına dek Türkiye’de yaşayan Prof. Baade daha sonra Amerika’ya gitmiş ve Almanya’ya döneceği 1948 yılına kadar burada çalışmalarına devam etmiştir. Daha sonra döndüğü Almanya’nın Kiel şehrinde ki Christian Albert Üniversitesi’nde akademik çalışmalarına devam etmiştir. 15 Mayıs 1974’te hayatını kaybeden Fritz Baade’yi saygıyla anıyorum.

*Bu yazı 23 Aralık 2019 tarihli Kırşehir Çiğdem Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HENDESE-İ MÜLKİYE

CIVIL ENGINEER - (SİVİL) İNŞAAT MÜHENDİSİ Mühendis kelimesi Arapça kökenli "hendese" yani geometri kelimesinden türemiş geometri bilen anlamına gelir. Osmanlı Devleti' nde askeri kökenli bir eğitim modeliyle ordu ihtiyaçlarını karşılamakla başlamasına müteakip sivil ihtiyaçları da gideren bir meslek alanına dönüşmüştür. 1773 Mühendishâne-i Bahrî Hümâyûn 1775 İstanbul Haliç Tersâne-i Âmire-              Hendese Odası 1781 Mühendishâne  1795 Mühendishâne-i Cedîde  1806 Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn 1883 Hendese-i Mülkiye Mektebi 1909 Mühendis Mekteb-i Âlîsi 1928 Yüksek Mühendis Mektebi 1944 İstanbul Teknik Üniversitesi *Mimar SİNAN (1489-1588)  Aslında Mimarlık ve İnşaat mühendisliği henüz birbirinden ayrılmamış toplam bir disiplin iken ilk inşaat mühendisi 1586 tarihli bir Vakfiye'ye istinaden Mimar Sinan sayılmalıdır. Bkz. Evliya ÇELEBİ- Seyahatname  Edirne Selimiye Cami'si için Mimar Sinan'a atfen "Mimar ve Mühendis-i Kâmi

Anlatılan, Cumhuriyet Aydını Bir Ailenin Hikayesidir

Bir kuşağın devrimci aydınlarından Adnan Cemgil felsefe öğretmeni, yazar ve Fransızca ile Rusça'dan çeviri yapmış bir çevirmendir, eşi Nazife Cemgil de felsefe öğretmenidir. Nazife Cemgil'in babası, Muğla'da Kuvayı Milliye'yi örgütleyen Ağır Ceza Reisi Cemal Bey'dir.* Adnan Cemgil, Behice Boran ile Türk Barışseverler Derneği'nin kurucularından ve derneğin genel sekreteridir. Kore Savaşı'na asker gönderilmesini protesto edip ABD karşıtı bildiri dağıttıkları için tutuklanır ve 15 ay cezaevinde kalır. Suçlama, ABD ile dostluğu bozmaya çalışmaktır! Emperyalizmin yarı sömürgesi olmaya razı edilmiş bir ülkede birçok aydın bu suçlamalardan nasibini alır. Aynı dönem Nazife Cemgil de Yozgat Lisesi'ne sürgün edilir. 1951-1955 arası Yozgat Lisesi'nde görev yapar. Oğulları Sinan ve Dumrul Cemgil de ilkokula 1951-1952 döneminde Yozgat'ta devam ederler ve bir dönem burada okurlar. Ardından cezaevinden çıkan Adnan Cemgil çocukları ile İstanbul'a gider.

Çiçekdağı (Mecidiye) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Milli Mücadele döneminde Çiçekdağı gerek Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile ileri gelenleriyle gerek Ali  Galip Bey gibi cephede gerekse de Çapanoğlu isyanı sırasında isyanın ilçelerine sıçramasını önleyip  (Kırşehir’in ardından Konya’daki diğer hilafet yanlısı isyancılarla buluşma noktasında önemli) Ankara  ile devamlı bilgi alışverişinde olmaları ardından da isyanı bastıran Çerkez Ethem’e rehberlik etmeleri  ile kayda değer katkılarıyla adlarından söz edilmeyi başarmış değerli insanları içinden çıkarmış bir  ilçedir. Çiçekdağı ilçesinde o dönem aynı düşünceye hizmet amacıyla kurulmuş olan; Çiçekdağı (Mecidiye)  Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de başta cemiyet başkanı Dağıstan Bey olmak üzere, cemiyet kâtibi Hacı  İbrahim Efendi, müftü Hayrullah Efendi, Belediye Başkanı Necip (İnce) Bey ile cemiyetin gençlik  kollarını oluşturan Osman Şevki (Çiçekdağ), Reşat Akyön ve Ali Galip (Gençoğlu) Bey’in kurdukları  Çiçekdağ Tenvir-i Efkâr Yurdu ve Çiçekdağ Türk Ocağı Şubesi müşterek çektikleri bir tel