Cumhuriyet demek balo ve konser demek değildir. Bu seçkinciliğin halkta bir karşılığı yok. Cumhuriyetin kurduğu ve miras bıraktığı yüzlerce kurum emperyalizm ve onun yerli işbirlikçilerince yağmalandı, yağmalanıyor. Böyle bir ortamda kutlama değil mücadele gerekir.
Küreselleşme ile şekillenen düşünce kuruluşları bize içinde Atatürk olmayan bir Atatürkçülük ve içinde bağımsızlık fikrinin olmadığı bir Cumhuriyet dayatıyorlar.
Cumhuriyetin değerleri bağımsızlık, kamucu ve korumacı ekonomi, kendi fabrikasını kurma, kendi madenini işletme, aydınlanma, bilimsel gelişme, kadının toplumda yer alması, kız-erkek bütün çocukların eğitimden eşit yararlanması, çiftçinin emeği, işçinin alınteri demektir.
Karşı devrimle birlikte yaygınlaşan seçkinci, halktan kopuk, ülkenin yağmalanmasına ses çıkarmayan, bağımsızlığı imkansız bir şey olarak gören, küresel dünya düzenine uyum sağlamış içinde Mustafa Kemal olmayan şekilci bir Atatürkçülük bize yol gösteren rehber bir ideoloji değildir!
75 yıldır karşı devrim saldırısı altında olan, özünden uzaklaşmış, emperyalist işbirlikçi zihniyetin yağması altında ki Cumhuriyet'i sahiplenmek hepimizin boynunun borcudur. Bu Tayyar Rahime'nin, Şerife Bacı'nın, Gördesli Makbule'nin, Hasan Tahsin'in, Şahin Bey'in ve on dördünde cepheye koşanların emanetidir. Bugün tarikatların, tacizci sözde şeyhlerin, yağmacıların, yüzde oncuların çizmeleri altında ezilen Cumhuriyet'i sahiplenmek bu emanete sahip çıkmaktır.
Onu yeniden 1920 ruhuyla içinde tüm halkın olduğu, AB-ABD-NATO ittifakına bel bağlamayan ve kendi kararlarını bağımsız bir iradeyle aldığı bir ortama kavuşturmamız dileğiyle...
Yorumlar
Yorum Gönder