Ana içeriğe atla

SEÇİM KANUNU

 Seçim Kanunu'nda yapılması düşünülen bazı değişikliklerle ilgili saray çevresinin bir taslak hazırlama telaşı içinde olduğu belirtiliyor.

Seçim sisteminde kendi menfaatlerine değişiklik yapanların tarihini incelerseniz bunu yapanların aynı zamanda gidici oldukları görülebilir.
Elbette, şimdilerde şiddetle kınadıkları 12 Eylül darbecilerinin koyduğu yüzde 10 barajının tamamen kaldırılması yönünde bir emare görülmüyor. Hatta bunun yüzde 5'e düşürülmesi bile ihtimal dahilinde değil. Tahminen yüzde 7 olabilir. Meclis'te görmeyi istemedikleri partinin artık bir baraj sorunu olmadığı anlaşıldı. Bu değişiklik olsa olsa küçük ortağa bir jest olabilir.
Yüzde 10 barajının ekmeğini yiyen AKP, 2002'de aldığı yüzde 34 oya karşın Meclis'in yüzde 66'sına sahip oldu. Yüzde 46'lık bir 'milli irade' ise Meclis dışında kaldı.
Diğer taraftan, siyasi doğumlarını borçlu oldukları 12 Eylül'ün Seçim Kanunu'nda ki 'seçim çevresi barajı' sayesinde yıllarca tek başına iktidar olmayı elde etmiş Anap'ın tepe tepe kullandığı bu seçim çevresi barajını düşünmek heralde mizah sayılmaz. Kazanmak için her yol mübah nasıl olsa...
Seçim çevresi barajı denilen yüzde 25, 33 ve 50 gibi oranlarda il barajlarıyla 'peşin satan gibi' keyifle oturabilirler. Demokrasi tarihimizin kara bir sicili olarak örnekleri var ne de olsa!
Ya da gidici olduğunu anlayan Özal gibi kontenjan milletvekilliği ile fazladan sandalye de elde edebilirler.
1987 referandumunda Ecevit, Demirel, Erbakan ve Türkeş'in siyaset yasaklarının kalkmaması için çırpınan Anap'tan rol çalıp siyasi yasaklar getirebilirler.
Nihayetinde, 1983 ve 1987 seçim sonuçlarını ülke barajı ve seçim çevresi barajı sayesinde keyifle izleyen Anap'ı 1991 seçimlerinde seçim çevresi barajı da kontenjan milletvekilliği de kurtaramadı.
Olmaz olmaz demeyin!
Not: Muhalefet partilerinin adaylarından ALES 80, KPSS 90 istenebilir. Kendileri aldıkları oyu ikiyle çarpabilirler. Mülakatı geçmeyeni eleyebilirler. Daha da artırılabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HENDESE-İ MÜLKİYE

CIVIL ENGINEER - (SİVİL) İNŞAAT MÜHENDİSİ Mühendis kelimesi Arapça kökenli "hendese" yani geometri kelimesinden türemiş geometri bilen anlamına gelir. Osmanlı Devleti' nde askeri kökenli bir eğitim modeliyle ordu ihtiyaçlarını karşılamakla başlamasına müteakip sivil ihtiyaçları da gideren bir meslek alanına dönüşmüştür. 1773 Mühendishâne-i Bahrî Hümâyûn 1775 İstanbul Haliç Tersâne-i Âmire-              Hendese Odası 1781 Mühendishâne  1795 Mühendishâne-i Cedîde  1806 Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn 1883 Hendese-i Mülkiye Mektebi 1909 Mühendis Mekteb-i Âlîsi 1928 Yüksek Mühendis Mektebi 1944 İstanbul Teknik Üniversitesi *Mimar SİNAN (1489-1588)  Aslında Mimarlık ve İnşaat mühendisliği henüz birbirinden ayrılmamış toplam bir disiplin iken ilk inşaat mühendisi 1586 tarihli bir Vakfiye'ye istinaden Mimar Sinan sayılmalıdır. Bkz. Evliya ÇELEBİ- Seyahatname  Edirne Selimiye Cami'si için Mimar Sinan'a atfen "Mimar ve Mühendis-i Kâmi

Anlatılan, Cumhuriyet Aydını Bir Ailenin Hikayesidir

Bir kuşağın devrimci aydınlarından Adnan Cemgil felsefe öğretmeni, yazar ve Fransızca ile Rusça'dan çeviri yapmış bir çevirmendir, eşi Nazife Cemgil de felsefe öğretmenidir. Nazife Cemgil'in babası, Muğla'da Kuvayı Milliye'yi örgütleyen Ağır Ceza Reisi Cemal Bey'dir.* Adnan Cemgil, Behice Boran ile Türk Barışseverler Derneği'nin kurucularından ve derneğin genel sekreteridir. Kore Savaşı'na asker gönderilmesini protesto edip ABD karşıtı bildiri dağıttıkları için tutuklanır ve 15 ay cezaevinde kalır. Suçlama, ABD ile dostluğu bozmaya çalışmaktır! Emperyalizmin yarı sömürgesi olmaya razı edilmiş bir ülkede birçok aydın bu suçlamalardan nasibini alır. Aynı dönem Nazife Cemgil de Yozgat Lisesi'ne sürgün edilir. 1951-1955 arası Yozgat Lisesi'nde görev yapar. Oğulları Sinan ve Dumrul Cemgil de ilkokula 1951-1952 döneminde Yozgat'ta devam ederler ve bir dönem burada okurlar. Ardından cezaevinden çıkan Adnan Cemgil çocukları ile İstanbul'a gider.

Çiçekdağı (Mecidiye) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Milli Mücadele döneminde Çiçekdağı gerek Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile ileri gelenleriyle gerek Ali  Galip Bey gibi cephede gerekse de Çapanoğlu isyanı sırasında isyanın ilçelerine sıçramasını önleyip  (Kırşehir’in ardından Konya’daki diğer hilafet yanlısı isyancılarla buluşma noktasında önemli) Ankara  ile devamlı bilgi alışverişinde olmaları ardından da isyanı bastıran Çerkez Ethem’e rehberlik etmeleri  ile kayda değer katkılarıyla adlarından söz edilmeyi başarmış değerli insanları içinden çıkarmış bir  ilçedir. Çiçekdağı ilçesinde o dönem aynı düşünceye hizmet amacıyla kurulmuş olan; Çiçekdağı (Mecidiye)  Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de başta cemiyet başkanı Dağıstan Bey olmak üzere, cemiyet kâtibi Hacı  İbrahim Efendi, müftü Hayrullah Efendi, Belediye Başkanı Necip (İnce) Bey ile cemiyetin gençlik  kollarını oluşturan Osman Şevki (Çiçekdağ), Reşat Akyön ve Ali Galip (Gençoğlu) Bey’in kurdukları  Çiçekdağ Tenvir-i Efkâr Yurdu ve Çiçekdağ Türk Ocağı Şubesi müşterek çektikleri bir tel