Katar ile yapılan anlaşmalardan su yönetimiyle ilgili konu başlığı en az borsanın satışı kadar önemli olmasına rağmen çok fazla gündem bulmadı.
Katar ile yapılan Su Yönetimi anlaşmasına dair Anadolu
Ajansı’nın haberinden bir madde;
"Su kaynakları ile bu kaynakların gıda güvenliği ile
ilişkilerinin yönetilmesi,
Yeraltı suyu sisteminin, doğal ve yapay beslenmenin
yönetilmesi”
Su kaynaklarının yönetimi Katar'a mı veriliyor?
Bir kamu kurumu olan DSİ'nin tekelinde olan Türkiye'nin su
kaynakları hakkında yapılan bir anlaşmanın detayları ve Katar'a verilen
tavizler tıpkı diğerleri gibi belli değil!
Sulama alanında uzunca bir süredir tartışmalı olarak sulama
birliklerine kayyum atanması, sulama hidrantlarına kartlı sayaç takılması, ön
ödemeli kart kullanımı, elektrik ve sulama borçlarının destekleme parasından
kesilmesi gibi uygulamalara başlanmıştı. Şimdi bu uygulamaların sonrasında
sulama tesislerinin özellikle büyük ve verimli sulama alanlarının "Katar'a
mı peşkeş çekileceği" sorusu akıllara gelmekte...
Bunun adı modern kapitülasyon değilse nedir?
Tıpkı Osmanlı saltanatında özellikle Balta Limanı Ticaret
Antlaşması ile kurumsallaşan kapitülasyonlar bir İngiltere'ye bir Almanya'ya
taviz verme şeklinde ilerlerken günümüzün Osmanlıcılık heveslilerince de bir
Batı cephesine bir Arap cephesine taviz verme şeklinde ilerliyor.
Ulusal güvenliği ilgilendiren bu politikaların sezonluk hâle
geldiği günümüzde siyasi iktidar bir dönem ümmetçiliğe, başı sıkışınca milliyetçiliğe,
bir başka dönem Avrasyacılığa veya aniden Avrupacılığa yönelirken tarihsel
kökleri itibarıyla her daim Amerikancı ve onun benzin pompacısı Körfez
sermayesiyle de 'yerli ve milli' ilişkiler içinde.
Bu 'yerli ve milli' ilişkilerden fırsat buldukça ok atmaya
ve dizilerde at binip kılıç kuşanmaya devam!..
*Bu yazı 5 Aralık 2020 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştır.
www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/yerli-ve-milli-recep-yilmaz-1796307
Yorumlar
Yorum Gönder