Ana içeriğe atla

CUMHURİYET’İN İLK ULAŞTIĞI İSTASYON

CUMHURİYET’İN İLK ULAŞTIĞI İSTASYON : “YERKÖY”

Demiryolu ulaşımı dünya tarihinde yerini aldığından bugüne geçen süre zarfında ulaşım araçları çeşitlenmiş olsa bile daima bir uygarlık simgesi olmuştur. Ancak bir taraftan da ulaşımın gelişmesi hammadde ve pazara ulaşımı kolaylaştırdığı için sömürgeci devletlerin imtiyaz savaşlarına sahne olmuştur. Demiryolu yapımında imtiyazlar edinerek Anadolu'nun içlerine ulaşmak isteyen bu devletler böylelikle sanayinin temel hammaddelerinden olan demir ve kömüre de ulaşmış olacaklardır. Osmanlı Devleti döneminde Anadolu topraklarında ilk demiryolunun yapımı bu şekilde başlamıştır. Sultan Abdülmecit döneminde 1856 yılında İngiliz Ottoman Railway Company (ORC) şirketine verilen ve 1857 yılında yapımına başlanan yüz otuz kilometrelik İzmir-Aydın demiryolu imtiyazı ile bu topraklarda ilk demiryolu yapımına başlanmıştır. Ege’nin önemli tarım ürünleri bu demiryolu ile düşük maliyetle ve hızlı bir şekilde İzmir limanına taşınabilecektir. Aynı zamanda bu İngiliz şirketi demiryolunun etrafında otuzar millik bir koridor oluşturacak şekilde maden arama ve ormanları kullanma hakkı da elde etmiştir. Ardından Fransız ve Alman şirketlerinin de elde ettiği çeşitli imtiyazlarla Anadolu’dan Bağdat’a uzanan bir demiryolu hattı yapılmıştır. Bunun dışında yapılan diğer hatlarla demiryolu yapımı Birinci Paylaşım Savaşı’na kadar devam etmiştir.

1919-1922 Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ardından kurulan genç Cumhuriyet’in ise en çok ilgilendiği konulardan biri demiryolu yapımı olmuştur. Bir yandan yeni demiryolu hatlarının inşaatına başlarken bir yandan da Osmanlı döneminden kalan ve yabancı şirketlerin mülkiyetinde olan demiryolu hatlarının kamulaştırılmasına devam edilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk demiryolu konusunda oldukça deneyimli bir subay olan Behiç (Erkin) Bey’i önce milli demiryollarını kurması için genel müdürlüğe ardından ise Nafia Vekilliği’ne getirmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren demiryolları Behiç Bey ile altın çağını yaşamıştır.


Genç Cumhuriyet’in hemen yapımına başladığı demiryolu hatlarından ilki daha önce Ankara’dan Yahşihan’a kadar olan kısmı yapılmış olan ve devamında Sivas’a uzanacak olan Yahşihan-Yerköy hattıdır. Yapımına Nisan 1924’te başlanılmasından sonra dönemin zor şartlarında 20 Kasım 1925 tarihinde demiryolu Yerköy’e uzanmış ve Yerköy istasyonu hizmete açılmıştır.


21 Kasım 1925 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, “Yerköy tren istasyonu dün merasimle açıldı” başlığıyla verdiği haberde açılışın 19 kişilik bir heyet tarafından yapıldığını yazar. Açılış için Yerköy istasyonuna dönemin Meclis Başkanı Balıkesir Milletvekili Kazım (Özalp) Paşa gelir. Fotoğraftaki kalın kürklü kişi Kazım (Özalp) Paşa’dır. Atatürk'ün Harp Okulu'ndan sınıf arkadaşıdır. Kazım Paşa’nın yanında ki milletvekili heyetiyle birlikte Yozgat Milletvekili Süleyman Sırrı (İçöz) Bey de açılışta bulunmaktadır. 



Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ankara'dan Sivas'a uzanan bu demiryolu hattının Yerköy'den sonra neden Yozgat'a uğramadığı konusunda Yozgat kamuoyunda zaman zaman tartışmalar gündeme gelebiliyor. İyi niyetli tartışmaların yanında art niyetli çabalarla 'cezalı şehir' kara propagandası da yürütülebiliyor. Maalesef geniş bir kesim sorgulamadan bu yalanlara inanabilmekte! Aslında Osmanlı döneminde hazırlanan güzergâh planında da Yozgat’a uğramamaktadır. Bu konu hakkında çok fazla bilinmeyen bir detay ise Cumhuriyet döneminde Nafia Vekâleti yani Bayındırlık Bakanlığı önce bu hattın güzergâhını “Şefaatli'den sonra Kanak çayı vadisini takip ederek Peyik (Doğankent) ve Karamağara (Saraykent) üzerinden ulaşacağı Tokat (Musaköy) taraflarında Samsun'dan gelecek hatta bağlanacak şekilde” belirlemiştir. Bütçesi de 23 Mart 1924 tarihinde bu isimle kanunlaşmıştır. Ancak beraberinde yapılan teknik tartışmalarda bu güzergâh uzunca bir mesafede ciddi bir yerleşim yerinden geçmemesinden ve güzergâhın çok fazla engebeli olmasından kaynaklı revize edilerek vadi boyunca güneye doğru kaydırılmış ve Kayseri gibi önemli bir ticaret şehrinden geçirilmiştir. Demiryolu 29 Mayıs 1927’de Kayseri’ye, 30 Ağustos 1930’da ise Sivas’a ulaşmış ve böylelikle Yerköy’ün önemi daha fazla artmıştır.

Sonuca bağlarsak; bundan yüzyıl önce çok zor şartlarda yapılan demiryolları Anadolu'nun tarım ürünlerini, madenlerini limanlarla, halkını ise başkentle ve diğer şehirlerle buluşturmuştur. Demiryolu tek ulaşım aracı olduğu için kalkınmanın ana aracı olmuştur. Demiryoluyla birlikte yapılan buğday siloları da kırsal kalkınmayı hızlandırmıştır. Yerköy ovasının buğdayını önemli bir katma değere dönüştürmüştür. O tarihlerde bir köy olan Yerköy ve Şefaatli devamında gelişerek ilçe olmuştur.

İşte Cumhuriyet'in en büyük kazanımı Anadolu'yu bu şekilde imar ederek yaşanabilir bir ülke kurmak olmuştur. Geçmişle hesaplaşmak yerine geçmişten güç almak dileğiyle...

Recep YILMAZ-İnşaat Mühendisi 

*Bu yazı 28 Ocak 2021 tarihli Yerköy gazetesinde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HENDESE-İ MÜLKİYE

CIVIL ENGINEER - (SİVİL) İNŞAAT MÜHENDİSİ Mühendis kelimesi Arapça kökenli "hendese" yani geometri kelimesinden türemiş geometri bilen anlamına gelir. Osmanlı Devleti' nde askeri kökenli bir eğitim modeliyle ordu ihtiyaçlarını karşılamakla başlamasına müteakip sivil ihtiyaçları da gideren bir meslek alanına dönüşmüştür. 1773 Mühendishâne-i Bahrî Hümâyûn 1775 İstanbul Haliç Tersâne-i Âmire-              Hendese Odası 1781 Mühendishâne  1795 Mühendishâne-i Cedîde  1806 Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn 1883 Hendese-i Mülkiye Mektebi 1909 Mühendis Mekteb-i Âlîsi 1928 Yüksek Mühendis Mektebi 1944 İstanbul Teknik Üniversitesi *Mimar SİNAN (1489-1588)  Aslında Mimarlık ve İnşaat mühendisliği henüz birbirinden ayrılmamış toplam bir disiplin iken ilk inşaat mühendisi 1586 tarihli bir Vakfiye'ye istinaden Mimar Sinan sayılmalıdır. Bkz. Evliya ÇELEBİ- Seyahatname  Edirne Selimiye Cami'si için Mimar Sinan'a atfen "Mimar ve Mühendis-i Kâmi

Anlatılan, Cumhuriyet Aydını Bir Ailenin Hikayesidir

Bir kuşağın devrimci aydınlarından Adnan Cemgil felsefe öğretmeni, yazar ve Fransızca ile Rusça'dan çeviri yapmış bir çevirmendir, eşi Nazife Cemgil de felsefe öğretmenidir. Nazife Cemgil'in babası, Muğla'da Kuvayı Milliye'yi örgütleyen Ağır Ceza Reisi Cemal Bey'dir.* Adnan Cemgil, Behice Boran ile Türk Barışseverler Derneği'nin kurucularından ve derneğin genel sekreteridir. Kore Savaşı'na asker gönderilmesini protesto edip ABD karşıtı bildiri dağıttıkları için tutuklanır ve 15 ay cezaevinde kalır. Suçlama, ABD ile dostluğu bozmaya çalışmaktır! Emperyalizmin yarı sömürgesi olmaya razı edilmiş bir ülkede birçok aydın bu suçlamalardan nasibini alır. Aynı dönem Nazife Cemgil de Yozgat Lisesi'ne sürgün edilir. 1951-1955 arası Yozgat Lisesi'nde görev yapar. Oğulları Sinan ve Dumrul Cemgil de ilkokula 1951-1952 döneminde Yozgat'ta devam ederler ve bir dönem burada okurlar. Ardından cezaevinden çıkan Adnan Cemgil çocukları ile İstanbul'a gider.

Çiçekdağı (Mecidiye) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Milli Mücadele döneminde Çiçekdağı gerek Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile ileri gelenleriyle gerek Ali  Galip Bey gibi cephede gerekse de Çapanoğlu isyanı sırasında isyanın ilçelerine sıçramasını önleyip  (Kırşehir’in ardından Konya’daki diğer hilafet yanlısı isyancılarla buluşma noktasında önemli) Ankara  ile devamlı bilgi alışverişinde olmaları ardından da isyanı bastıran Çerkez Ethem’e rehberlik etmeleri  ile kayda değer katkılarıyla adlarından söz edilmeyi başarmış değerli insanları içinden çıkarmış bir  ilçedir. Çiçekdağı ilçesinde o dönem aynı düşünceye hizmet amacıyla kurulmuş olan; Çiçekdağı (Mecidiye)  Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de başta cemiyet başkanı Dağıstan Bey olmak üzere, cemiyet kâtibi Hacı  İbrahim Efendi, müftü Hayrullah Efendi, Belediye Başkanı Necip (İnce) Bey ile cemiyetin gençlik  kollarını oluşturan Osman Şevki (Çiçekdağ), Reşat Akyön ve Ali Galip (Gençoğlu) Bey’in kurdukları  Çiçekdağ Tenvir-i Efkâr Yurdu ve Çiçekdağ Türk Ocağı Şubesi müşterek çektikleri bir tel