Anadolu topraklarında demiryolu yapımının tarihi 1856 yılında İngiliz şirketi ORC’ye verilen imtiyazla yapılan İzmir-Aydın demiryolu ile başlamaktadır. Osmanlı döneminde İngiliz, Alman ve Fransız şirketlerince yapılan imtiyazlı demiryollarının Türkiye topraklarında kalan kısmının uzunluğu 4 bin 112 kilometredir. Bu hatların büyük çoğunluğu Batı Anadolu ile liman şehirleri arasında olup yabancı şirketlere aittir.
Cumhuriyet’in kuruluşunun
ardından Mustafa Kemal Atatürk ve kadrolarının en fazla önem verdiği alanlardan
biri demiryolu yapımı olmuştur. Bir yandan yeni demiryolu hatlarının yapımına
başlanırken bir yandan da yabancı şirketlerin elindeki hatlar
kamulaştırılmıştır.
Dönemin en önemli ulaşım
aracı olan demiryolları Anadolu’nun verimli ovalarında üretilen ürünlerin hızlı
bir şekilde taşınmasına, sosyal ve ekonomik kalkınmaya hizmet edecektir. Aynı
zamanda 13 Ekim 1923 tarihinde Ankara’nın başkent olarak kabul edilmesinin
ardından Ankara’nın Anadolu ile bağının kurulması da gereklidir. Bunun için
atılacak en önemli adımlardan biri Ankara-Sivas demiryolu hattının yapımı
olmuştur.
Ankara-Sivas hattının
tarihsel kökeni 1900’lere dayansa da Birinci Paylaşım Savaşı koşullarında ve
Rusya’nın da baskısıyla bu hat yapılamamış ancak Ankara’dan Yahşihan’a kadar
bir dar hat yapılabilmişti. İşte bu hat tamamlanacak ve Anadolu’nun içlerine ulaştırılacaktı.
Bu doğrultuda Ankara-Sivas demiryolu hattının yapımı Büyük Millet Meclisi’nde
kabul edilen 23 Mart 1924 tarihli 449 sayılı kanun ile kararlaştırıldı.
Bu şekilde Ankara-Sivas
hattının ilk etabı olan Yahşihan-Yerköy hattının inşaatına Nisan 1924 tarihinde
başlanılmış ve ‘şimendifer’ dönemin zor koşullarında 20 Kasım 1925 tarihinde
Yerköy’e uzanmış ve istasyon işletmeye açılmıştır.
21 Kasım 1925 tarihli
Cumhuriyet gazetesi, “Yerköy tren istasyonu dün merasimle açıldı” başlığıyla
verdiği haberde açılışın 19 kişilik bir heyet tarafından yapıldığını yazar.
Açılış için Yerköy (Yozgat) istasyonuna dönemin Meclis Başkanı Balıkesir
Milletvekili Kazım Özalp Paşa gelir. Fotoğrafta kalın kürklü olan kişi Kazım
Özalp Paşa’dır ve Atatürk'ün Harbiye’den sınıf arkadaşıdır. Kazım Özalp ile
birlikte gelen heyette (tespit edebildiğim kadarıyla) Nafia Vekili (Bayındırlık
Bakanı) İstanbul Milletvekili Süleyman Sırrı Aral, Kocaeli Milletvekili İbrahim
Süreyya Yiğit, Trabzon Milletvekili Ahmet Hamdi Ülkümen ve Yozgat Milletvekili
Süleyman Sırrı İçöz vardır.
Cumhuriyet’in Anadolu’da
ilk demiryolu eseri olan Yerköy demiryolu hattının açılışında hazır bulunan
Nafia Vekili Süleyman Sırrı Aral ile ilgili anılar bizlere çok şey
anlatmaktadır. Çünkü Nafia Vekili hasta yatağından kalkarak Cumhuriyet’in inşa
ettiği ilk demiryolu eserini görmeye Yerköy’e gelmiş ve kısa bir zaman sonra 15
Aralık 1925 tarihinde hayatını kaybetmiştir.
Süleyman Sırrı Bey’in
ölümünün ardından, Cumhuriyet gazetesi başyazarı Yunus Nadi şunları yazmaktadır;
“Süleyman Sırrı Bey, genç
Cumhuriyetimizin milli siyasetini en iyi kavramış önde gelenlerinden biri idi.
Nafia işlerinin bir memleketin geleceğinde oynayacağı rolleri ne kadar geniş ve
güçlü bir bakış ile kavramış olduğuna yakinen vakıf olduğum zaman, kendisine takdir
ve hürmetlerim sonsuz bir surette artmıştı. Bu meseleleri İsmet Paşa’dan sonra
en iyi anlayanlardan biri şüphesiz kendisi idi.
Süleyman Sırrı, kutsal
bir vazife başında ölen şanlı ve kahraman bir kumandana ne kadar benziyor.
Hasta hasta kalktı. Yerköy’e uzanan Ankara-Sivas hattının açılış töreninde hazır
bulunmaya gitti. Nebizade Hamdi Bey’in bu merasime ait gönderdiği mektubun
Süleyman Sırrı ile ilgili olan şu satırlarına bakınız.
‘Nafıa Vekili, bütün
seyahat süresince ancak demiryollarımız söz konusu olurken söze karışıyor, bu
mevzu değişince hastalığının tesiriyle hafif hafif inliyordu. Konuşmasını
yapmak üzere kürsüye çıkarken nasıl söz söyleyebilecek diye düşündüm. Meğer
aldanmışım. Söze başlar başlamaz, üzerindeki hastalıktan eser kalmadı.
Karşımızda en neşeli zamanlardaki Süleyman Sırrı Bey vardı. Gür ve imanlı bir sesle
hitabesini yaptı. Millete yarının başarıları için güvence verdi’.” [Bilsay
Kuruç, Mustafa Kemal Döneminde Ekonomi Büyük Devletler ve Türkiye]
Sonuca bağlarsak; bundan
yüzyıl önce çok zor koşullarda yapılan demiryolları Anadolu'nun tarım
ürünlerini, madenlerini limanlarla, halkını ise başkentle ve diğer şehirlerle
buluşturmuştur. Demiryolu tek ulaşım aracı olduğu için kalkınmanın ana aracı
olmuştur. Demiryoluyla birlikte yapılan buğday siloları da kırsal kalkınmayı
hızlandırmıştır. Anadolu’nun verimli ovalarında üretilen buğdayı önemli bir
katma değere dönüştürmüş ve istasyonların etrafında yeni şehirler kurulmuştur.
İşte Cumhuriyet'in en
büyük kazanımı Anadolu'yu bu şekilde imar ederek yaşanabilir bir ülke kurmak
olmuştur.
Cumhuriyet’in onuncu yılında “Yurttaşlarım! Az zamanda çok iş yaptık. Ancak yaptıklarımızı asla yeterli göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.” diyen Mustafa Kemal Atatürk’e ve bu güzel ülkeyi yurt yapanlara saygıyla…
*Bu yazı 20 Kasım 2021 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştır.
www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/bir-karis-fazla-simendifer-ve-20-kasim-1925-recep-yilmaz-1886122
Yorumlar
Yorum Gönder