Ana içeriğe atla

10 KASIM 1938

Bunca gaflet uykusunda yobazın ve cümle yerli işbirlikçinin karşı olduğu kurtuluş ve kuruluş mücadelesi demekti Atatürk; öve öve bitiremedikleri savaş kaçkınları çoktan diz çökmüşken.

Anadolu’daki binlerce Kara Fatma, Asker Saime idi Gördesli Makbule’ydi; anlı şanlı saray zevatları bir gemiye binip kaçarken.
İnebolu’dan gelen cephaneyi sırtında taşırken donarak ölen Şerife Bacı’ydı, Kastamonu’nda Halime Çavuş’tu; cephe gerisinde omuz veren Anadolu insanıydı Atatürk.
Müftü Ahmet Hulusi’ydi, Müftü Mehmet Rıfat’tı; cümle fetvacı sarıklı ulema katli vaciptir derken.
Okuma-yazma seferberliğiydi, köy çocuklarının aydınlanma enstitüsüydü Atatürk.
Şeker Fabrikaları’ydı (1923), Kayseri Uçak Fabrikası’ydı (1926), Sümerbank’tı (1933), Nazilli Basma Fabrikası’ydı (1935); emperyalizmin yerli uşaklarınca yağmalanan.
Atatürk Orman Çiftliği’ydi (1925); şimdilerde yerli üreticinin, çiftçinin köle haline getirildiği.
Aşar Vergisi’nin (Öşür) kaldırılmasıydı (1925), Tarım Kredi Kooperatiflerinin kurulmasıydı (1929); çiftçiye kredi sağlamaktı, tefecinin önünü kesmekti. Toprak Reformu’ydu milyonlarca dekar arazinin topraksız köylüye dağıtılmasıydı.
Kırıkkale Mühimmat Fabrikası’ydı (1927); yarım yüzyıldır USA damgalı savunmamız.
Milli demiryollarıydı, Behiç Erkin'di.
Ankara-Kayseri, Samsun-Havza-Amasya demiryolu hatlarıydı (1927); Anadolu’nun demir ağlarla örüldüğü.
Anadolu Demiryolu Şirketi’ydi (1928); yıllarca emperyalist imtiyazlarla işletilmiş olan.
Haydarpaşa Limanı’ydı (1929); ayrıcalıklı yabancı şirketlerden alınıp kamuya devredilen.
Etibank’tı, MTA’ydı (1935); henüz yer altı ve yer üstü kaynaklarımız yağmalatılmamış.
Merkez Hıfzıssıhhaydı (1928) ve Refik Saydam’dı, onca yoklukta tifoyu salgını kuruturken; şimdilerde sağlığın ticaret konusu olduğu.
Ankara Tıbbiyeydi, Yüksek Ziraat Okulu’ydu. Devlet Üretme Çiftlikleriydi.
Kırsal kalkınmaydı. Yerli üretimdi. Kendi kendine yetebilmekti.
İnsandı, halktı, köylüydü. Saygıyla, minnetle ve özlemle...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HENDESE-İ MÜLKİYE

CIVIL ENGINEER - (SİVİL) İNŞAAT MÜHENDİSİ Mühendis kelimesi Arapça kökenli "hendese" yani geometri kelimesinden türemiş geometri bilen anlamına gelir. Osmanlı Devleti' nde askeri kökenli bir eğitim modeliyle ordu ihtiyaçlarını karşılamakla başlamasına müteakip sivil ihtiyaçları da gideren bir meslek alanına dönüşmüştür. 1773 Mühendishâne-i Bahrî Hümâyûn 1775 İstanbul Haliç Tersâne-i Âmire-              Hendese Odası 1781 Mühendishâne  1795 Mühendishâne-i Cedîde  1806 Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn 1883 Hendese-i Mülkiye Mektebi 1909 Mühendis Mekteb-i Âlîsi 1928 Yüksek Mühendis Mektebi 1944 İstanbul Teknik Üniversitesi *Mimar SİNAN (1489-1588)  Aslında Mimarlık ve İnşaat mühendisliği henüz birbirinden ayrılmamış toplam bir disiplin iken ilk inşaat mühendisi 1586 tarihli bir Vakfiye'ye istinaden Mimar Sinan sayılmalıdır. Bkz. Evliya ÇELEBİ- Seyahatname  Edirne Selimiye Cami'si için Mimar Sinan'a atfen "Mimar ve Mühendis-i Kâmi

Anlatılan, Cumhuriyet Aydını Bir Ailenin Hikayesidir

Bir kuşağın devrimci aydınlarından Adnan Cemgil felsefe öğretmeni, yazar ve Fransızca ile Rusça'dan çeviri yapmış bir çevirmendir, eşi Nazife Cemgil de felsefe öğretmenidir. Nazife Cemgil'in babası, Muğla'da Kuvayı Milliye'yi örgütleyen Ağır Ceza Reisi Cemal Bey'dir.* Adnan Cemgil, Behice Boran ile Türk Barışseverler Derneği'nin kurucularından ve derneğin genel sekreteridir. Kore Savaşı'na asker gönderilmesini protesto edip ABD karşıtı bildiri dağıttıkları için tutuklanır ve 15 ay cezaevinde kalır. Suçlama, ABD ile dostluğu bozmaya çalışmaktır! Emperyalizmin yarı sömürgesi olmaya razı edilmiş bir ülkede birçok aydın bu suçlamalardan nasibini alır. Aynı dönem Nazife Cemgil de Yozgat Lisesi'ne sürgün edilir. 1951-1955 arası Yozgat Lisesi'nde görev yapar. Oğulları Sinan ve Dumrul Cemgil de ilkokula 1951-1952 döneminde Yozgat'ta devam ederler ve bir dönem burada okurlar. Ardından cezaevinden çıkan Adnan Cemgil çocukları ile İstanbul'a gider.

Çiçekdağı (Mecidiye) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Milli Mücadele döneminde Çiçekdağı gerek Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile ileri gelenleriyle gerek Ali  Galip Bey gibi cephede gerekse de Çapanoğlu isyanı sırasında isyanın ilçelerine sıçramasını önleyip  (Kırşehir’in ardından Konya’daki diğer hilafet yanlısı isyancılarla buluşma noktasında önemli) Ankara  ile devamlı bilgi alışverişinde olmaları ardından da isyanı bastıran Çerkez Ethem’e rehberlik etmeleri  ile kayda değer katkılarıyla adlarından söz edilmeyi başarmış değerli insanları içinden çıkarmış bir  ilçedir. Çiçekdağı ilçesinde o dönem aynı düşünceye hizmet amacıyla kurulmuş olan; Çiçekdağı (Mecidiye)  Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de başta cemiyet başkanı Dağıstan Bey olmak üzere, cemiyet kâtibi Hacı  İbrahim Efendi, müftü Hayrullah Efendi, Belediye Başkanı Necip (İnce) Bey ile cemiyetin gençlik  kollarını oluşturan Osman Şevki (Çiçekdağ), Reşat Akyön ve Ali Galip (Gençoğlu) Bey’in kurdukları  Çiçekdağ Tenvir-i Efkâr Yurdu ve Çiçekdağ Türk Ocağı Şubesi müşterek çektikleri bir tel