Kurulduğu 1938 yılından bu yana buğday denince ilk akla gelen kurum olan Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), bir yandan ucuz yağ kuyruklarına sahne olurken bir yandan da un fiyatlarının artışını durdurmak için bir kez daha ekmeklik buğday ithalatı yaptı.
18
Ocak 2022 tarihli ihaleye göre 335 bin tonluk ekmeklik buğday ihalesi yapıldı.
Verilen ortalama fiyat 347 dolar/ton oldu. Daha önce 25 Kasım 2021 tarihinde
yapılan ihalede ise ithal ekmeklik buğdayın fiyatı 385 dolar/ton ile zirveyi
görmüştü. Bu arada fiyat dolar bazında bir miktar düştü. Ancak Türk Lirası
olarak iç piyasaya satış fiyatının bir hayli üstünde.
Bugünkü
dolar kuruyla hesaplanınca yurtdışından gelen ithal buğdayın tonu 4700 lira!
TMO,
un fabrikalarına sattığı ekmeklik buğday için 3 Ocak 2022 tarihinde yapmak
istediği yüzde 25’lik zammı geri çekmiş ve önceki fiyatla 2650 lira olarak
devam etme kararı almıştı. Buna göre aradaki 2050 liralık kısım hazineden karşılanmak
zorunda.
Çünkü
bu ülkenin çiftçisi hasat sonrasında ekmeklik buğdayın tonunu 2500 liraya sattı.
Şimdi neredeyse 5000 liraya ithal ediliyor. Kendi çiftçimizden esirgenen bu
fiyat Rus çiftçilerine gözü kapalı sunuluyor.
Açık
kaynaklara göre buğday üretimi Rusya’da son yirmi yılda 35 milyon tondan 85
milyon tona yükseldi. Ve Rusya bunun 40 milyon tonunu ihraç etti. Çünkü Rusya,
son yirmi yılda planlı tarım politikasıyla buğday üretiminde ve buğday
ihracatında rekor kırdı. Biz ise buğday ithalatında rekor kırdık.
TÜİK verilerine göre buğday üretimi 2020 yılında 20.5 milyon ton, 2021 yılında ise kuraklıkla birlikte 17.7 milyon ton olarak gerçekleşti. Üretim yirmi yıl önce yine 20 milyon tondu. Aynı dönemde ithalat yıllık 1 milyon tondan 10 milyon tona ulaştı. 2020 yılında ithal edilen 9.8 milyon ton buğdayın 6.5 milyon tonu, 2021 yılında ise ithal edilen 11 milyon ton buğdayın 6.7 milyon tonu Rusya’dan alındı.
Sadece buğday mı? Elbette hayır! Arpa, mısır, kepek, ayçiçek yağı başta olmak üzere 2021 yılında sadece Rusya ile 4.3 milyar dolarlık tarım ürünleri ithalatı yapıldı.
Nihayetinde
TMO, bir ithalat ofisine dönüştürüldü.
Bunlar acı gerçekler! Buğdayın anavatanı olan Anadolu toprakları ithalatçı, Rusya ise ihracatçı bir konumda…
Çünkü
'sen üretme ben ithal ederim' diyen bir tarım politikası şuan iktidarda! Çünkü tarımdan
sorumlu kurumlar neredeyse otuz yıldır aynı miktarda olan buğday üretimini
artıracak ciddi bir çaba içinde değil. Tam tersi tarım arazilerinin imara veya maden
aramaya açılması için gelen bütün taleplere ‘Onay’ vermekten geri durmadılar.
Tarım
politikasını ithalata endeksleyen, önceliğini mega inşaatlara veren AKP
hükümetleri 2002'den bu yana buğday üretiminin 20 milyon ton civarında
kalmasını sadece seyretti. Çiftçi kuru tarımda kazandırmayan buğdayı terk etti.
Gelinen
son noktada; bir yılda gübrenin beş katına, mazotun iki katına ulaştığı,
zamların sağanak gibi yağdığı bir dönemde üretimden soğuyan bir çiftçi cephesi bir
tarafta, diğer tarafta ise ortaya çıkan gıda krizini çözmek için ithalat ipine
sarılan bir iktidar var.
İktidarın
politikalarıyla servetine servet katanlar küçük bir azınlık; çiftçi cephesi ve
bu gıda krizinden etkilenen milyonlarca halk ise çoğunluk!
Çözüm
sadece bu iktidarı değiştirmekte değil aynı zamanda tarımsal üretim yerine
ithalatı büyüten, inşaat tekellerini ve ithalat lobilerini besleyen bu yağmacı
neo-liberal düzeni de tarihin çöplüğüne göndermekte yatıyor.
“İnsan
değil -hâşâ- bir yağmacı soyu bu, bıçak kemikte!”
Yorumlar
Yorum Gönder